Ziya Paşa ve Tanzimat Edebiyatına Değinme

Ziya Paşa ve Tanzimat Edebiyatına Değinme

M. Demirel Babacanoğlu Yazdı

17 Mayıs1880, Ziya Paşa’nın ölüm yıldönümü.

Mezarı, Adana’da kendi adıyla anılan parkta bulunmaktadır. Onu her yıl mezarı başında anıyordum/anıyorduk. Corona virüs girdi dünyaya. Mart 2020 başından beri de bizim ülkede eğlenip duruyor. Bu yüzden sokağa çıkma yasakları geldi. 65 yaş üstüyüm ya, neredeyse yasaklarla yaşıyorum. Bu nedenle onu mezarı başında anamıyorum. O zaman evde anacağım. Kitap karıştır, geçmişi düşün bir yazı yaz, o yazıyla an.

Ben de öyle yapıyorum, işte o yazı:

Tanzimat Edebiyatı, batıya özentili edebiyat olarak nitelenmektedir. Kurucuları; Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa. Bu üçlünün oluşturduğu edebiyat girişimi, “Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa Edebi Okulu” olarak anılmaktadır.

Onlara göre eski edebiyat yıkılmalı. Yerine sosyal konuları titizlikle işleyen edebiyat oluşturulmalıdır. Türk Edebiyatı inkılâpçı bir nitelik kazanmalıdır. Eserler, herkesin anlayacağı bir dilde yazılmalıdır. Türkçe, yabancı sözcüklerden arıtılmalıdır. Ayrıca, edebiyata tiyatro, eleştiri, öyküler girmelidir… Böyle bir anlayış batı edebiyatına yaklaşımla eş değer tutulmaktadır!

Bu okulun girişimcileri her şeyden önce memleketçi, idealist yazarlardır. Sanat ürünlerini, memleketin sosyal yapılarına sunuyorlardı. Türk nazmında başarı sağlamışlardı.

Batısal biçimlemeler kullanıldı. Tiyatro, öykü türü yazılar yazıldı. Şinasi’nin “Şair Evlenmesi” bu yapıtlardan biriydi. Bu girişimin geliştirilmesinde Recaizade Ekrem, Adülhak Hamid, Samipaşazade Sezai önemli katkılarda bulundu. Böylece Tanzimat Edebiyatı en verimli çağına girmiş oldu.

Namık Kemal, Ziya Paşa yönetimle anlaşamadıkları için yurt dışındaydılar. Tarihsel yerleri geziyorlardı. Dünyanın tiyatro merkezi olan 42 Tiyatrosuna, Westend’deki tiyatrolara gidiyorlardı. Müzikhollere giriyorlardı, konferanslar dinliyorlardı. Kafeşantan (içkili, çalgılı kahvehane)’lara uğruyorlardı. İktisat, hukuk hocalarından dersler alıyorlardı. Yeni bilgiler ediniyorlardı. Londra’da Ali Suvai’in Hürriyet gazetesinde yazıyorlardı. Kendilerini yetiştiriyorlardı…

Henri Rochefort’un haftalık La Lantarne adlı mizah dergisinden (1868) büyük ölçüde yararlandılar. Ziya Paşa bu dergiden aldığı bilgileri Osmanlı hiciv ustalarından edindiği bilgilerle birleştirerek yepyeni düzenleme (kompozisyon)’ler oluşturuyor. Söz konusu derginin eleştirilerinden de etkileniyor. “Zafername” adlı hiciv/eleştiri kitabını yazıyor. Bu kitapta en çok Sadrazam Ali Paşa eleştiriliyor…

“Allah’a sığın şahsı halîmin gazabından/ Zirâ yumuşak huylu atın çiftesi pektir!”

Ziya Paşa Avrupa dönüşünde Nefi ve Sururi’nin hiciv önderliğinde kaleme aldığı hiciv yapıtı “Zafername”dir. Bu zamana dek hiciv dendi mi hakaret , kötü sözler anlaşılırdı. Paşa, biraz abartılı yazmasına karşın bunlara yüz vermedi.

Ziya Paşa, gününe göre dilin arılaştırılmasına önem verdi; yerelleşmeyi öne çıkardı. Yapıtlarını halkın anlayacağı bir dille yazdı.

Çocuk eğitimine de büyük önem veren Paşa, Jean Jacques Rousseau’nun “Emil” adlı yapıtını (1870-71) Türkçeye çevirdi. Ancak 1956’da ülkemizde yayınlanabildi.

Batıyı, Doğuyu gezen/gören Ziya Paşa, şu özlü yazdı.

“Diyarı küfrü gezdim, beldeler, kâşaneler gördüm/ Dolaştım mülk-i İslâmı bütün viraneler gördüm.”

Eh, bugün de çok değişmiş değildir bu gidiş.

———-

Dipnot: MDB, 16.05.2020, Adana// KAYNAK: H. Fethi Gözler, Ziya Paşa, I. Bsk. 1987, Kültür Bakanlığı y., Ank.

*****

Önceki

Bütünü Koruma Sanatı

Sonraki

Antalya Döşemealtı & Kovanlık Suluobruk & Kocain Mağarası

Yorum yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Popüler Yazılar