
Ariassos Antik Kenti & Bademağacı
Haber & Fotoğraflar Şahika Öner
Mart ayının son haftası, Rotam Doruk Yürüyüş Grubu; Naif Hoca önderliğiyle Ariassos Antik Kentine gidiyoruz. Daha sonra Bademağacı’nda, ağaçlarının görselliği ile buluşacağız.
Psidia Bölgesi kentlerinden olan Ariassos, Antalya’nın 50 kilometre kuzeyinde Antalya kıyısını Anadolu Patosu’na bağlayan boğaz olan 924 metre yükseklikteki Çubukbeli’nin batısındadır. Akkoç Köyü‘ne 1 kilometre mesafede bulunmaktadır. Antik bir dağ kenti olan şehir, Toros dağları üzerinde 900-1000 yükseklikteki Psidya yerleşimidir. Kent antik dönemde bağcılık, şarapçılık ve zeytinyağı üretiminin yapıldığı anlaşılmaktadır. Kentin geç Roma döneminde yaşadığı deprem neticesi yıkıldığı ve bu nedenle terk edildiği sanılmaktadır.
Çok kereler ziyaret ettiğim bu tarihi kent maalesef hiçbir şekilde korunma altına alınamamış, öylece kendi haline bırakılmıştır.
Biz dahil iki grup halindeyiz. Anıtsal giriş kapısı bütün heybetiyle bizi karşılıyor. Hafif dik, yormayan tepeye doğru giderken çeşitli tarihsel yapılar her iki taraf da yer alıyor. Geldiğimiz düzlüğün yan tarafından şehir yukarılara doğru uzanıyor. Tarihin gizli yaprakları içindeyiz. Tabi ki selfi yoğunluğu devam ediyor.
Pisidia Kentin resmi kuruluş yılı Manlius Vulso’nun seferi ve Apameia Barışı’yla bağlantılı olarak MÖ 189/188 yılıdır. Kent MÖ I. Yüzyıldan Gallienus Dönemi’ne (253-267) kadar sikke basımına devam etmiştir. Hierokles tarafından kent, Geç Antik Dönem’de Pamphylia Eyaleti‘nde gösterilmektedir.
12’nci yüzyıla kadar Notitia Episcopatum’da Pamphylia II Bölgesi’nin piskoposluğu olarak adlandırılmaktadır. Diğer Pisidya kentleri ile birlik içerisinde olan Ariassos, Roma Dönemi’nde yollarının inşa edildiği bir geçit olarak yer almaktaydı. Bizans Dönemi’nden sonra kentte yaşam sona ermiştir.
Ariassos kent planı incelendiğinde, doğudan batıya doğru ilk önce bir nekropol alanı, şehir surlarının güney köşesi ve sivil yapılar, şehir kapısı, kapıdan batıya doğru uzanan olası bir sütunlu cadde, bu caddenin kuzey tarafında esas kent yerleşimi, batısında yine bir nekropol alanı yer almaktadır. Kent doğu-batı doğrultusunda uzanan bu caddeye paralel olarak kuzey yamaçta oluşturulan teraslar üzerine yerleştirilmiştir. En önemli yapıları hemen hemen tam olarak ayakta duran şehir kapısı, mozole tipi mezar yapıları, şehir surları, Roma Yolu, suyolu, Nymphaion, Bouleuterion, oldukça yıkılmış bir bölümü kaybolmuş Gymnasion, hamam ve tiyatro yapılarıdır.
Ariassos Kenti‘ne girilen vadinin başlangıcında kentin en görkemli kalıntısı olan anıtsal giriş kapısı yükselir. Üç kemerli şehir kapısının Severus Alexander zamanında kullanılmakta olduğu anlaşılmaktadır.
Şimdi yolumuz Bademağacı’na uzanıyor. Ağaçlar bahar gelinliği içerisinde bizi karşılıyor. Mevsim havası, çevredeki yeşillik baş döndürüyor. Bu güzellikler içinde insanlar kayboluyor. Günün tadı burada çıkıyor. Bu küçük beldenin meydanındaki kahvede çayla yorgunluk atıyoruz. Sohbetler yapıyor, yeni insanlarla tanışıyoruz.
Döşemealtı Antik yolda yürüyerek etkinliğimizi sonlandırdık. Dolu dolu bir günü, keyifle bitiriyoruz..
*****