Uluslararası Akdeniz Sanat Kentleri Buluşması
M. Demirel Babacanoğlu Yazdı
“2. Uluslararası Sanat Kentleri Buluşması” (ASO), Adana Yaşam Sanat Derneği (AYSAD) yönetim kurulu ve başkanı Mehmet Taşar öncülüğünde 13-19 Kasım 2017 günleri Adana, Mersin, Antakya’da gerçekleştirildi.
Adana’dan katılımcı kurum kuruluşlar:
Adana Yaşam Sanat Derneği, Yaşam Sanat Dergisi, Fenomen Dans ve Sanat Akademisi, Artika Sanat Merkezi, Nazım Hikmet Kültür Merkezi, Kam Müzik Topluluğu, İnisiyatif Sanat Kafe, Vardiya Sanat, Ezginin Çalgıcıları, Kibele Ritim Grubu, ASM Alternatif Tiyatro Grubu, Yürüçek Doğa Sporları ve Fotoğraf Kulubü, Artika Sanat Müzik Grubu, Adana Bisiklet ve Doğa Sporları Derneği…
Artika Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinlikleri izleyebildim, sunacağım sizlere:
Açılış konuşmasında Mehmet Taşar etkinliklerde görev alanlara, emek verenlere teşekkür etti. Etkinliklerin gelecek yıllarda da sürdürüleceğini belirtti.
Etikinliklerle ilgili belgeselleri Ferhat İşlek hazırlayıp sundu. Muzaffer İzgü belgeseli de bunlardan biriydi. İşlek’i, Aykırısanat dergisini çıkardığımız yıllardan beri tanıyorum. Dergimizin İzmir temsilcisiydi. Özverili, çalışkan bir arkadaş. Yıllar sonra Adana’da görev yaptı. Öğrencileriyle tiyatro çalışmalarına hız verdi. 50. Sanat yılımla ilgili bir belgesel hazırladı, sundu. Adana kültür sanat devinimlerinin içine daldı. Mersin’de yaşıyor.
İzgü ile ilgili belgeselini izliyoruz şimdi:
İzgü, “Adana’da ilk gecekonduyu yapan babam oldu. Kondumuz teneke evden oluşuyordu. Yağmurlu havalarda okula giderken ıslanıyordum. Halkevi’nde ısınabileceğimi söylediler, oraya gittim, ısındım, üstümü kuruttum. Kütüphaneden Define Adası kitabını verdiler, okudum, çok hoşuma gitti. İlk yazım okulun duvar gazetesinde yayınladı. Yazarlık serüvenim böyle başladı. Akbaba dergisine ardı ardına yazılar gönderdim, sonunda yayınladılar…”
Sunucu şunları ekledi: “150’ye yakın kitabı yayınladı. İlk gençlik yıllarında kullandığı sinema makinesini Adana Sinema Müzesi’ne bağışladı. Arı gibi çalışkan biriydi. Gecekondu mahallelerini gezerdi. Gördüklerini anlatırdı. Zıkkımın Kökü adlı kitabı onun yaşamöyküsüyle doludur. Onu 26.08.2017 günü kaybettik…”
Bundan sonra Şair Yazar Sabahattin Yalkın gündeme girdi. Antakyalı olan Yalkın, İstanbul’da yaşıyor. İlk şiir kitabı “Akdeniz Delisi”.
Yanında getirdiği kitaplarını koydu masaya, okurlarına parasız imzaladı. 15 kitabı yayınlanmış. Kitaplarının çoğu var bende. “Akdenizli Şair Sabahattin Yalkın” adlı kitabını imzaladı bana. Sonra konuştu şiir üstüne. “Gül-bülbül devri geçti. Bana esin geldi yazdım diye bir şey yok. Sanat ürünlerinin ortaya çıkması büyük ölçüde çalışmayla ilgilidir. Doğa bizden daha akıllı. Sait Faik’in öyküleri şiir gibidir. Okunan şiirlerden birkaç dize kalıyorsa akılda o şiirdir.”
Biz de usta şairimizin “Renk Şiirleri” kitabından bir alıntı sunalım: “Allanmış pullanmış bu hangi İlona/ Biri Tuna, biri çırılçıplak yatağında/ kanların akağında büyür sıcaklığı/ Budapeşte her gece başka bir kent/ her kent yazgısında saklar çalgısını/…”
Fahri İşlek, Aydın Manaşırlı, Cihat Duluklu, Sezer Dartıcı şair Şahin Taş, Fettah Köleli, İlhan Kemal, Taner Nart, Demet Duyuler, Ali Ozanemre, Ferhat işlek, Duran Aydın, Durmuş Ali Özkale, Mustafa Özke, Coşkun Karabulut, Giyasi Aydemir, Hanifi Yiğittekin, M. Demirel Babacanoğlu’ndan şiirlerini okudular.
“Karanfil Kırmızıların Soldu mu?” adlı şiirimi Cihat Duluklu okudu. Tonlamalar, vurgulamalar yerindeydi. Büyük ilgi topladı. Bu şiirimi Romanya Devlet başkanı Çavuşesku için yazmıştım. 1992’de aynı taşıyan kitabım İsveç Hümanist Enternasyonel şiir ödülü aldı. Ondan bir alıntı:
“…/ Çavuşesku darbecilere bağırıyordu/ işçi sınıfına karşı sorumluyum/ ancak onlara hesap veririm/ tanımıyorum sizi// tanıtacaklardı/ dommmm/ zzzzzzzzzzzzzz
Bükreş sokaklarında şafaklar söküyordu/ Bir gül/ Bir karanfil gül başını uzatmış sarkıyordu/ kan kan kan/ Onuru kanla çizilmişti Esku’nun/…
Karanlık bir kafadan karanlık bir kafa türeyerek geldi Malta’ya/ Bush ile lambada yaptı Garboçov paletlere giydirip zırhı/ Vetikan’da papazın elini öptü/…/ işçi sınıfının önderi Eskuları bir celsede öldürdüler/ Karanfil/ karanfil/ kırmızıların soldu mu?/…”
Ali Ozanemre, Demet Duyuler, Duran Aydın, Selda Kaya, Giyasi Aydemir, Deniz Süheyla Ergüler, M. Demirel Babacanoğlu, Durmuş Ali Özkale, Şahin Taş, Ferhat İşlek kendi şiirlerini sundular.
Özkale’den bir dörtlük:
“Son koşma benzetmek yetmez ya seni/ Çiçeğe lale sensin, nergis sensin, gül de/ İpek saçlarına takıldı gönlüm/ Bahar sensin, yeşil sensin al da sensin/….”
Bir de Süheyla Hanım’dan;
“Merhaba/ Bakır kızılı gece merhaba/ Bir kez karanlığa dönsem/ Kucaklasam/ Kaybolacağım kollarında/…”
Benim “Haş”lardan biri;
“tüm lambaları söndür/ şu lambayı bu lambayı da söndür/ yüreğinde ışık kalmasın/…”
Ali Ozanemre, Yaşar Kemal’in yazarlığını, duruşunu, betimlemelerini, konuşmalarını, kitaplarını örneklerle bir tamam anlattı.
Taaa İzmir’den gelmişti Bilsen Başaran, Zeki Büyüktanır. Başaran’ı Silifke’nin bir köyünde öğretmenlik yaparken tanımıştım, Zeki Büyüktanır’ı da dergilerden tanıyordum. Aykırısanat’ın 41. Sayısını ona ayırmıştık. Büyüktanır’ın Anadolu’nun Temel Kültürü Alevilik; Başaran’ın Sözün Gümüş Kapısı adlı kitaplarını incelemiş yazmıştım dergilerde. Dost sıcaklığını getirdiler İzmir’den…
Bilsen Başaran, geçmişten günümüze Anadolu kültürünü anlattı. İnsanların davranışlarını, görüş ve düşüncelerini, iyiliklerini, kötülüklerini örneklerle saydı döktü. Yönetilenlerin ezildiğini, horlandığını, dışlandığını söyledi. Her şey onlardan; çöllerde, dağlarda harcanan onlar…
Konuşma bitince Zeki Büyüktanın, “ben de bunları söyleyecektim” dedi, uçağa yetişeceklerdi, vedalaşıp ayrıldılar…
Sıra Hilmi Çamurdan ile Umur Gürsoy’da… Çamur’dan, çevreciliğe dikkat çekmek için geçmişte Edirne’den raylar üzerinden yürüyerek gelmişti Adana’ya. Nerede çevre yıpratılıyor, kirletiliyorsa Çamur’dan oradaydı. Bugün de saydam gösterimiyle çevreciliği anlattı.
Umur Gürsoy da edebiyatın/sanatın gücüne inandığını belirtti. Edebiyat ürünleri daha etkili, daha güçlü oluyor… Lösemili bir hastaya kağıt katlama sanatı öğretilerek umut aşılanıyor. Kağıttan bin uçak yapacak, ama yetiştiremeden dünyamızdan ayrılıyor. Yüzlerce arkadaşı o kağıt uçakları yapıyor, olayın kitabını yazıyor. Adına bir park düzenlenerek ölümsüzleştiriyorlar.
Kam Müzik Topluluğu üyeleri Ali Yakışan, Gizem Elma, Erdal Akpınar, Bilal Birol Aşık Veysel’in “Çiçeklerin Dili, Uzun ince bir yoldayım” türküsüyle başladılar müziğe… Arkasından geldi… Seslendiler ruhumuza.
Adana Ressamlar Derneği resim sergisi açtı, Artika Sanat resim çalışmaları yaptı, onlara ayrıca değineceğim için geçiyorum.
*****