Abdullah Toroslu’dan “Yöremiz Efsaneleri”

Abdullah Toroslu’dan

“Yöremiz Efsaneleri”

M. Demirel Babacanoğlu Yazdı

ABDULLAH TOROSLU- YÖREMİZ EFSANELERİ, 206 Sayfa, Mersin Büyükşehir Belediyesi Yayınları, 2018// Yazar, 1935 Gülnar-İçel’de doğdu. İlki Gülnar’da, ortayı Silifke’de okudu, Ankara’da Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü bitirdi. Yayınlanmış dokuz kitabı bulunmaktadır.

Genellikle eğitim, halk bilim üzerine çalışan yazar Mersin, Adana, Hatay ve yörelerinden 72’ye varan efsaneleri toplamış kitabında. Efsane (söylence) nedir, ne değildir değinmiş, herkesin anlayacağı bir dille anlatmış. Şimdi efsanelerden birkaçını sunacağım.

1. Efsane : Asya’dan Anadolu’ya gelen Türk boylarından Mersinoğlu obası Toroslardan inince Mersin’in bulunduğu yere yerleşmişler. Buraya oba beyinin adını vermişler. Mitolojiye göre Kıbrıs Kralı çok azgınmış. Kızı Mihra’ya bile kıyacakmış. Mihra, tanrıya yakarmış. Beni şu acımasız babamdan kurtar demiş. Tanrı, onu, yaprakları kokulu, meyvesi tatlı Mersin (murt) bitkisine çevirmiş. Mersin adı buradan gelmektedir.

2. Efsane : Silifke Köprüsü ise çok acıklı bir öyküye sahip. Miladın ilk yıllarında yaşayan Roma Kralı çocuklarına buyruk vermiş, altı ay içinde Göksu Irmağı üzerine köprü yapılacak. Onlar da buyruğu alınca Silifke Valisi Oktaviyanus’a bildirmişler. Ustalar, işçiler gelmişler, köprü yapımına başlanmış. Köprünün ilk ayağını yapmışlar, sabah gelip bakmışlar ki ayak yok. Ertesi gün, daha ertesi gün de öyle… ayak yok. Demişler ki buraya bir insan kurban edelim ki ayak yerinde dursun. Irmağa ilk su almaya gelen kişi kurban edilsin kararını vermişler. Öyle de olmuş. Fukaracık bir kadın sabah erkenden ırmağa su almaya gelmiş. Kadını yakalamışlar, kurban edecekler. Kadın yalvarmış, evde bebelerim var onları göreyim, bir kerecik olsun seveyim de öyle kurban demiş, dinlememişler, köprünün ayağına yatırıp kurban etmişler.

3. Efsane ; Adana-Seyhan Köprüsü hakkında birçok olay anlatılır. Onlardan birini de Yazar anlatıyor; Seyhan’lılar ırmaktan gelip geçebilmek için ahşaptan köprü yaptırmışlar. Yazın iyi ama bahar selleri gelince köprü yıkılmış… Halk perişan, nasıl etse de bir taş köprü yaptırabilse!? Şansları yaver gitmiş. O sıralarda çok zengin bir beyin kızı çok hastaymış, bütün bedeni yaralıymış. Derman ararken yolu Adana’ya düşmüş. Seyhan Irmağı kıyısına çadırını kurmuş. Yıkanmış ırmakta, yaraları iyileşmiş, dipdiri olmuş kız. Bey, kızının iyileşmesi onuruna, Seyhan Irmağı üstüne bir köprü yaptırmış. 21 ayağından birinin altına, köprü yıkılırsa yenisini yaptırıcak kadar altın gömdürmüş. Şöyle yazdırmış üstüne, para köprünün öteki ayağındadır…

4. Efsane ; Antakya (Hatay) Kralı Antiyakus’un kızı uykusuzluk hastalığına yakalanmış. Kral, ne kadar doktor var ise çağırtmış. Kızımın derdine bir çare bulunmasını buyurmuş. Doktorlar dağılmışlar bütün yöreye çare aramaya başlamışlar. Doktorlardan biri Hipokrat’ın ‘Havalar Sular Yerler’adlı kitabını bulmuş, okuyormuş; orada şöyle bir yazı görmüş; ‘Batıya bakan şehirler doğu rüzgarlarından korunur. Yazın sabahları soğuk rüzgar eser, çiğ yağar, güneş batıya dönünce yakıcı olur, İnsanları kansız renksizdir, uykucudur, zevk ve eğlence düşkünüdür…’ Arkadaşlarına bildirmiş, böyle bir yer var, bulalım demiş. Krala haber vermişler. Kızı bir sandığa koymuş doktorlar, dağ, tepe, ova gezdirmişler. Bu sırada, avcılık yapan beş kardeşe rastlamışlar. Kardeşler av derilerini verip sandığı küçük kardeşlerine satın almışlar. Götürmüşler kaldıkları mağaraya. Sabah sandığı açınca mışıl mışıl uyuyan güzel bir kız görmüşler, uyandırmaya kıyamamışlar. Sabah güneşi doğunca kız uyanmış. Yanında durmakta olan gencin boynuna sarılmış. ‘Ben kral Antiyakus’un kızıyım demiş. Onlar da doktorlara hemen haber salmışlar. Durumu öğrenen doktorlar hemen krala bildirmişler. Kral çok sevinmiş. Ödül olarak oraya bir şehir kurun, adı da Antiyakus olsun demiş. Öyle de olmuş, böylece Antiyakus kurulmuş. (Antakya’nın adı buradan geliyor.) Kral kızını, kardeşlerin en küçüğü avcı gençle evlendirmiş Kırk gün kırk gece düğün olmuş…

Biz, efsanelerden dördünü anlattık; en iyisi siz kitabı alınız hepsini okuyunuz.

*****

Önceki

Dünyayı değiştiren ‘Elektrik Savaşları’

Sonraki

K.Muzaffer Gençer’in “Onun Çizgileri” Sergisi sürüyor

2 Comments

Yorum yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Popüler Yazılar