En Büyük Türk; Başbuğ ATATÜRK
Harika Ören Yazdı.
Türkiye‘yi sanatçıların mahkemelerde şahitliğinin kabul edilmediği karanlıktan çıkarıp, sanatçıların bugünki seçkin konumlarında algılandığı çağdaş ve uygar Türkiye’nin kurulmasına önderlik eden Atatürk‘ün anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
***
KURTARICINI VE EN BÜYÜK EVLADINI KAYBETTİN, Türk Milleti sen sağ ol!
“Bırakınız, son kanlı damlasına kadar, göz yaşlarınızı O’nun yasında tüketiniz; Atatürk‘ün ölümünü görmüş olanlar, bir daha kime ağlayacaksınız?
Aylardan beri on yedi milyon O’nun başucunda, bu faciayı geciktirmek için çırpındı, durdu. Bir tanrı veya kahraman mı, bir baba, dost veya kardeş mi, onunla ne kaybediyorduk? Hayır… O’nsuz nemiz kalacaktı?
Boş sözü bırakalım, Atatürk ölmüştür, hakikat bu! Müthiş olan bu! On yedi milyon bir günde, bir babadan öksüz kaldık.
En mesut Türkler, Atatürk yaşarken ölmüş olanlardır. Ömrümüzün ve Türk Tarihi’nin en acı yasını tutmak talihsizliği bize düştü. Halk en büyük kahramanı, ordu, en büyük Türk Başbuğu’nu, tarih en büyük Türk’ünü ve asrımız en büyük insanını kaybetti. Acının derinliğini, sıcak ruh yaramız soğumaya ve uyuşan beynimiz yeniden işlemeye başladığı zaman anlayacağız.
Benden sonra… Benden sonra… Senelerden beri, hepimiz, böyle bir kara günün ızdırabını, bu iki kelime ile gönlümüzden uzaklaştırıyorduk. Düşünmekten korkuyorduk. İşte! O’nsuz kaldık…
O’nsuz! Fakat O’na bin kere verdiğimiz bir tek namus sözüyle kaldık: Eserini ve davasını korumak ve yükseltmek! Bizler için hayatın bir manası varsa, bu yemini yerine getirmek için yaşamaktır.
Bugün O’na ağlayıp yanmak için bir tek kalbiz; yarın O’nun eserini ve davasını müdafaa etmek için bir tek irade gibi kaynaşacağız.
Atatürk, şimdiye kadar bilmeyenler, bu milletin seni ne kadar sevdiğini, senden sonra, ismin ve eserin üzerine titrerken anlayacaklar!
Aklımızın ve kalbimizin vazifelerini ayıralım: Ey bütün ağlaşanlar, göz yaşlarınızı birbirinize kattığınız gibi, ellerinizi birbirinize uzatınız. Atatürk’e yaşarken verdiğiniz sözü unutmayınız.”
F. Rıfkı Atay – Ulus Gazetesi, Cuma 11 Sonteşrin 1938
***
Bizler artık ağlamıyoruz.
Büyük Başbuğ Atatürk’ün eserlerine sahip çıkıyoruz.
Siz bakmayın, Atatürk Orman Çiftliği’nin safiyetini koruyamayanların kibrine; bozkır Ankara’nın başkent oluşunu kutlarken, Atatürk’ün adını anmayanların; Atatürk büstleri yakılırken ses çıkarmayanların, Türk kimliğini tartışma platformlarına çekenlerin aymazlığına… Cumhuriyet’ten alınan haklarla, gelinen mevkilerde, geçmişini inkar etmek, kelime oyunlarının ardına saklanmak; bakalım, nereye kadar?
29 Ekimlerde ”Atatürk‘ün askerleriyiz” diye çığıran, Milli bayramlarda Anıtkabir’i dolduran,10 Kasımlarda, El ele Atasına saygı zinciri oluşturan Türk Milleti, bugün siyaseten değişik görüşlerde olabilir. Bu durum ne ilktir ne de son olacaktır.
Siyasi görüşünüz ne olursa olsun yol göstericimiz Atatürk olmalıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün yolu, doğru insan olmanın, saygınlığın, bilime açılan kapıların, mantık, empati, vicdan, akıl ve dinin düşünce tarzının doğruyu gösteren pusulası; laik Cumhuriyet’in yaşam tarzıdır.
*****