Yusuf Tolga Ünker Sergisi Amerika’da
Ropörtaj Haber ; Erol Ünal
Maltepe Üniversitesi Grafik Tasarımı Bölümü Araştırma Görevlisi Yusuf Tolga Ünker‘in Holokost’un renklendirilmiş görüntüleri sergisi Amerika’da Florida Nova Southeastern Üniversitesi Alvin Sherman Kütüphanesi Cotilla Galeri’sinde açıldı. Yusuf Tolga Ünker 1939-1945 döneminde meydana gelen olaylar dizisini ve gerçekliği gösteren siyah beyaz fotoğrafları dijital ortamda renklendirmiş. Bu renklendirilmiş görüntüler sergisi üç ay süresince açık kalacak.
HOLOKOST’UN GÖRÜNTÜLERİ SERGİSİ İÇİN NE DEDİLER?
Organizasyonu düzenleyen Holokost Öğrenim ve Eğitim Merkezi Yöneticisi Craig Weiner; “Özel bir sergi… Geçtiğimiz bahar döneminden bu yana hazırlıkları sürdü ve 60 fotoğraf bulunuyor. Sergi açılışında ise 75 yıldır hiç çalınmamış olan ve kurumda saklanan bir keman etkinlik kapsamında çalınacak.” dedi. Sergiyi düzenleyen Holocaust Learning and Education Fund INC Başkanı Craig Weiner ise; “Sanatçının çalışmaları ile geçmişten gelen bu çocukların ve yetişkinlerin duymamızı istediği mesajları hayata geçirildiğini” söylüyor.
Sanatçı Yusuf Tolga Ünker ile çalışmaları hakkında konuştuk;
HOLOKOST’UN GÖRÜNTÜLERİNİ RENKLENDİRİRKEN NE DÜŞÜNDÜNÜZ?
– Holokost döneminde çekilmiş olan siyah beyaz fotoğraflara bakmakta bir güvence var. Nazi acımasızlığı ile acı çekmiş ve işkence görmüş ruhların unutulması mümkün olmayan gözlerini ve yüzlerini gördüğümüzde, kendimizi eski görünümlü o siyah beyaz fotoğraflar sebebiyle insanların yaşamış oldukları dehşetten uzakta tutabilmekteyiz. Seyirci için bu fotoğrafların çok uzun zaman önce çekildiği ve çok geçmişte kaldığı açıktır. Dikkatlice ve özenle yapılan renklendirme ile bu uzun zaman öncede kalmış olan görüntüler, tıpkı bugün çekilmişlercesine çağdaş ve birbirleri ile ilişkili sahnelere dönüşmekteler. Bu fotoğrafları renklendirerek fotoğraflarda bulunan kişilerle, geçmişten bugüne bir bağ kurabilmemize ve bizimle konuşabilmelerine olanak sağladığım kanısındayım. Renklendirme, siyah beyaz fotoğrafların görüntüleri üzerindeki güven hissini, yani bir bakıma siyah beyaz perdeyi kaldırıyor. Böylece Holokost’un gerçekliğini çok yakından ve tehditkâr bir şekilde sunuyor. Örneğin kırmızı, siyah ve beyaz renklerin olduğu nazi bayrağının gözüktüğü fotoğraf, siyah beyaz haline göre seyiriciyi daha fazla tehdit eden hisler uyandırmakta… Bu nedenle biz gerçeklikle olan bağın bu duygusunu korumalıyız ki; çok uzun zaman önce olmuş olanlar bir daha asla tekrar edemesin. Dijital renklendirme geçmişi bugüne taşıyan ve güncel kılan bir işlem.
BU GÖRÜNTÜLERİ SEYREDENLER NE DÜŞÜNECEKLERDİR SİZCE?
– Bu çalışmalar, bizlere nefret ve ırkçılığı engellemek adına bir daha böylesi bir şey yaşanmaması için çok çalışmamız gerektiğini gösteren bir uyarıcı olarak hizmet etmekte… Bir sanatçı olarak bu ikonik sahnelerden bir resim oluşturmanın değerini görmekteyim. Bir ressam bu çocukların ve yetişkinlerin bilmemizi istedikleri geçmişten gelen mesajı ve gerçeği tekrar yaşama döndürebilir ve sunabilir. Bazıları için bunu görmek rahatsızlık verici olabilir; ancak gerçek şu ki nefret ve önyargı kabul edilmesi kolay şeyler değildir. İnkârcılar ve unutanlar için bu renklendirilen fotoğraflar ve resimler onları, Nazilerin 1930’lar ve 40’larda Yahudilerin üzerine saldıkları dehşet, terör ve yok edişin gerçeği ile yüz yüze getirmektedir. Gerçek bazıları için şoke edici olabilir; ancak geçmişe ait olan gerçeği reddetmek, gelecekte de tekrar edilmesine sebep olabilir. Gelecekte bu türlü bir insanlık ayıbının tekrar yaşanmaması için bugün geçmişle yüzleşilmeli ve bir ders çıkarılmalıdır. Bu fotoğraflar şaşkınlık, kızgınlık ve hezeyanlara neden olabiliyor. Görenlerden kimi “bu fotoğraflar tarihe ait ve renklendirilmemeli” diyor. Ancak o dönemde de çekilmiş olan renkli fotoğraf ve kamera görüntüleri olduğunu unutuyorlar. Bununla birlikte esasen önemli olan nokta Holokost’a neden bakılması gerektiğidir.
HOLOKOST’UN GÖRÜNTÜLERİNDE İNSANLAR NELER GÖRÜYOR?
– İnsanların bunu düşünmeden direkt olarak kaçamak bakışlarla fotoğraflara bakıp “ne acı” diyerek yüz çevirmeyi tercih ettikleri de bir gerçek. Ancak renklendiklerinde acının yanında insanın insana yaptıklarını empati kurarak görmelerine neden olduklarından dolayı bazıları bundan korkmaktalar ve bu nedenle de görmek istememekteler. Tam da bu nedenle fotoğrafları renklendiriyorum. Aslen onları renklendirmek yerine boyuyorum diyebilirim. Çünkü photoshop kullanan herhangi biri de bu tarz renklendirmeler yapabiliyor. Benim amacım ise; bakılmak şöyle dursun “görülmek” istenmeyeni insanlara sunmak ve seyirciyi baktığı güvenli alandan çıkararak dehşetin içine çekip rahatsız etmek. Holokost kurbanlarının ikinci ve üçüncü kuşaktan akrabaları daha fazla tepki gösterebilirler. Ancak bu çalışmalar özellikle Holokost’u bilmeyen ve yaşanılanları hissedemeyenlerin bakmaları için renklendirilmekteler diyebiliriz. Belki de inkâr edenlerin yüzlerine bir tokat gibi çarpan bu fotoğraflar onlara insan gerçeklerinden birini acımasızca gösteriyor. Renkli olduklarında ise daha güncel ve bugüne aitmiş, sanki hepimiz şu an bu şiddeti yaşıyormuşuz gibi acımasız, tehditkâr ve korku verici gözükmekteler. Hayal, kâbus ve gerçeklik arasında kalıyorlar belki de…
İnsanların, bunu düşünmeden direkt olarak kaçamak bakışlarla fotoğraflara bakıp “ne acı” diyerek yüz çevirmeyi tercih ettikleri de bir gerçek. Ancak renklendiklerinde acının yanında insanın insana yaptıklarını empati kurarak görmelerine neden olduklarından dolayı bazıları bundan korkmaktalar ve bu nedenle de görmek istememekteler. Evet bazılarının görmesi rahatsız edici olabilir; ama gerçekliği kabul etmek her zaman kolay değildir.
YUSUF TOLGA ÜNKER Kimdir ?
Yusuf Tolga Ünker 1984 yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta öğretimini Marmara Koleji’nde tamamladı. İstanbul Avni Akyol Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’ne 1999 yılında birincilikle girdi. Hazırlık sınıfında Tülay Yaman Ekiner, Sumru Ekşioğlu ve Oya Tansel’in öğrencisi oldu. Oya Tansel’in atölyesinde eğitimini tamamladı. 2003 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ni kazandı. Sanat tarihi kazanmış olmasına karşın resim sevgisi ağır bastığı için tercihini resim bölümünde okumaktan yana kullandı. Prof. Zekai Ormancı atölyesinde ilk yılını tamamladıktan sonra Prof. Kemal İskender atölyesinde çalışmalarına devam etti. 2009 yılında lisans eğitimini bitirdi ve yanlızca üç öğrencinin kabul edildiği yüksek lisans programına girdi.
Bu süre zarfında 2010-2011 döneminde Erasmus Programı ile İspanyada Cuenca şehrinde Universidad de Castilla-La Mancha’da Prof. Jaime Llorente Sainz ile resim eğitimine devam etti. Yüksek lisans için İspanya’da bulunduğu sırada diğer Avrupa şehirlerinde bulunan çeşitli müzeleri ziyaret etme şansı buldu ve eski ustaların çalışmalarını inceledi. Yüksek lisans tez çalışmasını 2013 yılında Yardımcı Doçent İrfan Okan ile tamamladı. Bu arada pedagojik formasyon eğitimi aldı. 2013-2014 eğitim-öğretim döneminde özel bir kurumda Görsel Sanatlar Öğretim Üyesi olarak çalıştı. 2015 yılında “19. yy Romantik Dönem Resminde, Şiir ve Müziğin Etkisi” isimli tez çalışması ile yüksek lisans öğrenimini tamamladı. Aynı yıl İspanya’da bulunan Servitas Carmona’nın düzenlediği Virgo Dolorosa Konferansı için “Mater Dolorosa Icons of İstanbul” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Bu yazı konferans DVD’sinde yer aldı. 2017 yılında Maltepe Üniversitesi Grafik Tasarımı Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. Bu arada gazete haberleri ve röportajlarını sürdürmekte; resim, illüstrasyon ve fotoğraf renklendirme çalışmalarına devam etmektedir.
*****