Şu Eleştiriye Bakar Mısınız

Şu Eleştiriye Bakar Mısınız

M. Demirel Babacanoğlu Yazdı

Ben, “leb” demeden leblebiyi anlayamam! Anlayana da bir şey demem, diyemem.

“Leb”le, leblebi arasında bir bağıntı var. “Leb” dudak demek. Leblebi dudakta tutulur, atılır ağza, çiğnenir, yutulur. Nohuttan üretilmiş bir yiyecektir. Başka bir anlamı da, ne denmek istendiğidir. Bu da konuşmanın gidişene göre değişir, seçilir, belirlenir, söylenir.

Şiir okumak, dinlemek. Şiiri dinlemek, saygıdır şiire, şaire…

Okunan şiir dinlenmeyecekse, ne diye şiir okuyayım? Kur’an nasıl dinleniyorsa, şiir de öyle dinlenmelidir.

Ben şiir okumam demişim! Nerede, ne için, kim için dediğimi anımsamıyorum. Demişsem, bir anlamı vardır. Dinlenmeli şiir.

Toroslarda, dağ başında, bir açılışta bizim başkan, onca şaire şiir okuturken; şiir okutmadı bir şaire. İyi ki de okutmadı. O, hengamede, o karışıklıkta, şiir okumam olmazdı.

Şiirden kim ne kadar anlıyor? Bilen gelsin. Okusun, görelim!

Adana Şair Yazarlar Platformu” Kiminle, nerede, nasıl kurulmuş?

Resmi bir yanı var mı? Bilmiyorum! Son anda haberim oldu.

Tembelliğimden(!) yahut ilgisizliğimden olabilir! “Leb” demeden leblebiyi anlayamıyorum, onun gibi bir şey.

Yazında tümce, sözcük eksikse, o tümce, sözcük anlaşılır mı?

Leb”in nereye varacağı belli olmaz!

Biz de edebiyatla iç içeyiz ya; biz de olalım dedik içinde!

Dedim ki, “Platform”, bir coğrafya terimi. Plat-plato yüksek düzlük demek. “Form”. Düzgün biçim biçimlemek demektir. Buradan bakarsak, yüksek düzlükte düzgün biçimlemeyi anlarız.

Yükseltide edebiyat denirse daha anlamlı olur! Bunları aktardım başkana; Türkçe’den yanayım, Türkçe olmalıdır dedim. Kulak asmadı!

Moda oldu sanki “platform” sözü.

Olsun olmasın, tutsun tutmasın her yerde kullanılıyor. Türkçe’nin savaşını vermeye çalışıyorum. Nurullah Ataç, yahut Ali Dündar olsaydı ne derdi?

Adam, “leb”, diyor ama, ben leblebiyi anlayamıyorum. İlkokuldan beri kitap gazete, dergi okuyorum. Saymadım ama on bin, on beş bin olabilir. Bu kadar kitap okumuşum, “leb”i anlayamıyorum!

Çekiç, çivi çakmaya; keser, ağaç yontmaya, kalem, yazı yazmaya, balta ağaç yarmaya, saban tarla sürmeye (…) yarar. Okur yazarlık da öyle işe yaramalıdır. Sorunları çöze bilmelidir.

“Leb” demeden, leblebiyi anlama işi bu! Daha işimiz çok, çok çalışmamız gerek.

27 Ocak 2025, Adana

****

Önceki

28 Ocak 2025 Salı Günün Sergisi

Sonraki

“OrtakKat” Sergileri Başlıyor

Yorum yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Popüler Yazılar