
Öykü – DIKILINIZ
M.Demirel Babacanoğlu Yazdı
Yelli ile Belli okulu bitirip öğretmen olmuşlar.
Öyle atanma matanma beklememişler uzun süre. Şansları uygun gelmiş, okulu bitirir bitirmez atanmışlar bir okula.
Aradan birkaç yıl geçmiş. İki arkadaş özlemişler birbirlerini. Telefonlaşmalar da yetmiyor bu özlemleri gidermeye!
Yelli demiş ki, Belli’ye; “ben okul müdürü oldum, bir yere kıpırdayamıyorum, izin al, sen gel yanıma.”
Belli yanıt vermiş.
“Valla işlerim çok, bir fırsat bulur izin alabilirsem gelirim!”
Bir süre de böyle geçmiş.
Neyse ki iyi gününe gelmiş okul müdürünün izin vermiş Belli’ye. O da gitmiş arkadaşına…
Arkadaşı Yelli yoğun uğunmuş işine, çalışıyormuş.
Tıkırdamadan, patırdamadan Belli girmiş içeri.
Yelli, içeri düşen gölgeyi ayrımsamış, bakmış…
“Ooooo” demiş, sen mi geldin Belli?”
“Benim ya, Yelli, ben geldim.”
İki arkadaş, sarışmış, kucaklaşmış, çok mutlu olmuşlar.
Yelli, basmış düğmeye, hizmetli gelmiş.
“Belli gardaşıma bak” demiş, “ne içer?”
Belli, “bir sade kahve olsun” demiş.
Birkaç dakika sonra kahve gelmiş. Höpürdetmeye başlamış.
Hal hatır soruşmuşlar.
“Nasılsın, iyi misin?”
“Sen nasılsın?”
“Ben de iyiyim.”
Derken okul anıları…
“Şu kız nasıldı? Bu kız nasıldı?”
“Şu hoca, bu hoca… nasıldı?”
“Şunun notu kıt, bunun notu iyiydi…”
Diye söyleşip gidiyorlarmış. Bu sırada kapı çalınmış.
Yelli, “dıkılll” diye seslenmiş.
İçeri girmiş bir veli. İşini görmüş, çıkmış dışarı.
Belli, arkadaşına;
“Ne demek lan ‘dıkıl’, biraz kibar olsana” demiş.
Başlamışlar tartışmaya…
Bu arada yine kapı çalınmaya başlamış.
Yelli, bu kez kibar olmak için üzerine bastıra bastıra;
“Dıkılınızzzz!”
Demiş.
*****