
Çanakkale Zaferi’nin 110. Yılında
M. Demirel Babacanoğlu Yazdı
Size bir öykü anlatacağım. Bu öykü dedemle ilgili bir öykü. Eşe (Ayşe) teyzemin anlattıklarından aktaracağım.
Dedemin babasına Gök Murtaza; dedeme Gök Mehmet derler. Dedemin iki kızı olmuş Fatma nenemden; Eşe (Ayşe), benim anam Zeynep.
Dedemin sürülerle koyunları davarları varmış. Yazın Toroslara yaylaya çıkarlar, kışı köyde (İncirgediği) geçirirlermiş. Yaylaya gidiş gelişler çok görkemli olurmuş!
Bir gün haydi askere demişler. Dedem, koyunları, davarları altın para karşılığında satmış birazını bırakmış neneme… Vedalaşmış ayrılmış askere.
O yıllarda araç filan yok. Yürüyerek, ya da at katır eşek kiralayarak varmış Çanakkale’ye, katılmış Atatürk’ün ordusuna.
Siper kaz, hendek kaz, saklan, hücum… düşmanla gel boğaz boğaza Anafartalar da, Conkbayır da, tabyalarda, denizde… Düşman göz açtırmıyor… Yağmur gibi yağıyor kurşunlar. Kurşunun üstüne gidiyorsun. Biçilmiş ekin gibi toprağa düşüyorsun.
Göğüs göğse geliniyor düşmanla. Süngü tak, süngü süngüye gel. Mayın topluyor Nusrat Gemisi denizde. Toprağın, denizin rengi dönüşmüş kırmızıya. Yüzlerce kişi gitmiş iki taraftan… İngilizlerin has askerleri yok. Getirmişler Anzakları…
Yaralanmış dedem bir gün, kalbura dönmüş bedeni, kaldırmışlar hastaneye… Bakmışlar, ne kadar baktılarsa, iyileşmemiş dedem; çıkmadık canda umut var demişler, (O yıllarda Pozantı’ya kadar raylar döşenmiş.) bindirip trene yollamışlar… Dedemi indirmişler Pozantı’ya, teslim etmişler askeri kurula.
Askerler de dedemi köyüne götürmesi için bir Pozantılı‘ya vermişler, yüklemiş katırına getirmiş köye. Karşılığında savan çul gibi şeyler vermiş nenem… Çocuklar babasına, nenem eşine kavuşma sevincini yaşayamamışlar! Süt yoğurtla falan beslemişler, kocakarı ilaçları kullanmışlar ama iyileşmemiş dedem, birkaç gün sonra şehit olmuş…
İşin garip tarafı diyorum ben, çok istediğim halde, dedemin savaştığı Çanakkale’ye gidemedim. Şehitlerin mezarını, büyük komutan Atatürk’ün anıtlarını göremedim… Dedemin şehit arkadaşlarına merhaba diyemedim. Öyle üzgünüm ki, bitecek değil!
Dedemin eşi de, çocukları da yok artık. İkinci göbekten, üçüncü göbekten torunları var.
Geçtiğimiz günlerde kızım Estin, torunum Asya, damadım Levent, Çanakkale’ye gitmişler. Büyük dedelerinin savaş alanlarını gezmişler. Şehitlerin mezarlarını ziyaret etmişler, ‘Fatiha’ okumuşlar, Atatürk ve askerlerin anıtlarını görmüşler, fotoğraf çektirmişler.
Sevgili dedeciğim ben de göreceğim savaştığın yerleri… Hiç meraklanma, üçüncü göbekten torunların gördü; dua etti, ‘Fatiha’ verdi.
Çanakkale Savaşı’nın 110. yıldönümündeyiz şimdi. Geçe yıl “Çanakkale Zaferi” adlı şiirimi yazmıştım. Sevgili dedeciğim, sana, silah arkadaşlarına, Atatürk’e armağan ediyorum bu şiiri. Hepinizin yeri cennet olsun. Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü kutlu olsun.
Zaferin Yıldönümü
Kutlu mutlu olsun hepimize
ÇANAKKALE ZAFERİ
Çanakkale bir oval deniz
Açılır İstanbul Boğazı’na
Düşmanlar dizilmiş
Karadeniz’i Akdeniz’i almaya
Senin deden benim dedem
Mustafa Kemal’in ordusu
Düşman duramaz karşısında
Çarpışırlar boğaz boğaza
Şehit olur dedelerimiz
Geçemez düşman Çanakkale’yi
Mustafa Kemal kazanır savaşı
****