Aşık Veysel Yılı Sona Ererken – 2
M. Demirel Babacanoğlu Yazdı
Veysel, dayısının oğlu İbrahim Tutis’le Adana’ya gitmeye kara verirler. Karaçayır Köyü’nden deli Süleyman, Adana sıcak, sıtmalı bir yer diyerek vazgeçirtir.
Köyde akrabası Kürt Kasım keman çalmaktadır. Zara’ya giderler birlikte bir kahvede çalar söylerler, alkışlanır, para toplanır, verilir. İlk kez saz çalarak para kazanmıştır aşık. Tekke, türbelere de giderler, çalarlar, böyle böyle üç ay geçmiştir. Dönüşte Hafik’ten geçerek Yalınca Baba Tekkesi’ne uğrarlar. Veysel orada Tekke’nin temizlik işlerine bakan Gülizar’la tanışır. Sivas’a geçerler, kahvelerde çalar söylerler, köye dönerler. Toplanan parayla Zara’nın Girit Köyü’nden 9 liraya, meşeden yapılmış bir saz satın alırlar Veysel, sevinç içindedir. Bir süre sonra amcasının oğlu Muharrem, dayısının oğlu İbrahim’i dünürcü gönderir Gülizar’a. Babası vermek istemez. Dedesi kısmet böyleymiş der verir kızı. Evlenir Veysel 1928.
Ahmet, Bahri, Hayriye, Zekine, Zehra, Menekşe, Süzer adlı çocukları olur…
Bu sıralar Ahmet Kutsi Tecer, Sivas Lisesi’ne atanır. Halk Ozanları Derneği’ni kurar. 5-7 Kasım 1931 günleri Sivas Aşıklar Bayramı yapılır. Aşık Veysel de davet edilir. Kutsi Tecer’le tanışır. Veysel Ulu (O zamanki soyadı), Karacaoğlan, Dertli, Pir Sultan, Ruhsati’den türküler söyler.
Ahmet Kutsi Tecer, Veysel’e 50 lira vermek ister. Veysel, Almak istemez, eline zorla 5 lira sıkıştırılır. Aşıklara halk şairi olduklarını belirten belge verilir.
Şubat 1932’de Halkevleri açılır. Kültür sanat yönünde köylere kadar gidilir, tiyatro, sinema gösterimi yapılır Konserler verilir, Veysel iki şiirle katılır. Bir dörtlüğü şöyle:
“Sarsılmaz Halkevi sağlam temeli/ Işık tutar halka yorulmaz eli/ Halka hizmet kuruluşu emeli/ Atatürk sesi var Halkevlerinde/…”
Akçakışlalı Ali Rıza adındaki nahiye müdürü Cumhuriyetin 10. Yılında Veysel’e bir şiir hazırla der. Hazırlar:
“Atatürk’tür Türkiye’nin ihyası/ Kurtardı vatanı düşmanımızdan/ Canını bu yolda eyledi feda/ Biz dahi geçelim öz canımızdan/…”
Müdür, şiiri beğenir, ilgiliye göndereceğini söyler, ama sonuç alınmaz!
1933 ‘ün son aylarında İbrahim Tutiş’le yola çıkarlar. Üç ay sonra Ankara’ya ulaşırlar. Tanıdıklarının evlerinde kalırlar. Hakimiyeti Milliye’de (Ulus gazetesi) yayınlanır şiir. Yurdu dolaşmaya başlarlar, her yerde ilgi görürler.
Aşık Veysel, Cumhuriyetin 10. Yılında bir destan yazar. Ama destan Atatürk’e ulaştırılamaz. Veysel olayı köylülük/körlük/cahillik diye niteler.
Yeniden yollara düşerler. İstanbul’a varırlar. İstanbul Radyosu Tokatlıyan İşhanı’ndadır. Veysel olayı şöyle anlatır:
İzmir’de Necmettin Bey’in evinde toplanırlar: Necmettin Bey, Veysel’in yaşamını yazar, bir mektupla Yedi Gün dergisine gönderir. Veysel’e de bir mektup verir, Yedi Gün Dergisi’ne bunu götür ver der. Dergiyi bulurlar, mektubu verirler. Konuyu anlayan baş yazar da bir mektupla onları Tokatlayan İş Hanı’ndaki İstanbul Radyosu’na gönderir. Varırlar, Mesut Cemil Bey’e verirler.. Cemil Bey, Veysel’e çalın bakalım der, Veysel şu türküyü çalar, söyler.
“Seherde ağlayan bülbül/ Sen ağlama ben ağlayım/ Ciğerimi dağlayan bülbül/ Sen ağlama ben ağlayım/…”
Bundan sonra da “Mecnunum Leylamı” gördüm türküsünü söyler. Çok beğenilir, akşam 8’de gelin der. Varırlar, orada da söylerler. İstanbul halkı dinler, çok beğenir…
Ayrılırlar, kendilerini bekleyen Arapkirli Mehmet Efendi’ye konuk olurlar. Yarım saat sonra Atatürk radyoyu telefonla arar. Ama, arananlar bulunamaz. Sabah radyoya gelirler. Mesut Bey, neredeydiniz, fırsatı kaçırdınız, Atatürk aradı sizi der. Yaver Şükrü Bey’e mektup yazar, gidin verin der. Dolmabahçe Sarayı’na varırlar, mektubu verirler. Şükrü Bey, olmaz şimdi söyleyemem der. Görüşemezler.( 1935)
İstanbul’a gelmişken bir de plak dolduralım derler. “Mecnunun Leylamı gördüm” türküsünü çalar söylerler. Beğenilir, kapışılır plaklar. Ardından diğer plaklar gelir. Veysel’in cebi para görür…
30 Ekim 1964’de General Fuat Doğu, 2. Sivas Halk Şairleri Bayramı düzenler. Veysel de çağrılıdır.
Veysel artık aranan bir aşıktır.
1967’de Sivas TCDD Sinema salonunda Halkbilimci İbrahim Aslan’ın sunduğu aşıklar bayramı yapılır. Aşık Veysel başta olmak üzere; Haydar Aslan, Sefil Selimi gibi aşıklar da katılır. Ayrıca, 28-30 Ekim günleri yapılan Konya ikinci aşıklar bayramına da katılır Veysel. Seçici kurulda yer alır. Bir başka gün (23 Haziran 1969) Sivas’ta Esen Sineması’nda yapılan aşıklar etkinliğini de katılır.
Veysel’in dili çözülür, Aşıklar toplantılarına, eğlencelere, bayramlarına katılır.
1-“Seherde ağlayan bülbül/ Sen ağlama ben ağlayım/ Ciğerim dağlayan bülbül/ Sen ağlama ben ağlayım/…”
2-“Takdirden gelene terbir kılınmaz/ Ne kılayım çare ben şimden geri/ Yaram türlü türlü merhem bulunmaz/ İstersen merhemi çal şimden geri/…”
3-“Ne ötersin dertli dertli/ Dayanamam zara bülbül/ Hem dertliyim hem firkatli/ Yakma beni nara bülbül/…”
4-“Mecnunum Leylam’ı gördüm/ Bir kerece baktı geçti/ Ne sordum ne de söyledi/ Kaşlarını yıktı geçti/…”
5-“Ben meylimi üç güzele düşürdüm/ Bir Şemsi, biri Kamer, ille Elif/ Bunların aşkıyla aklım şaşırdım/ Bir Şemsi, biri Kamer, ille Elif/…”
Sürecek
****