Arif Nihat Asya’nın Beşocak Bayrak Şiiri
M. Demirel Babacanoğlu Yazdı
-Arif Nihat Asya özüne saygıyla…
Bayrak, egemenlik simgesidir. Ulusu, devleti temsil eder. Savaşta, en önde gider, alınan yere hemen dikilir.. Ulusun egemenliği işlerlik kazanır. Bayrak düştü mü devlet de gider.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ülkemiz işgal edilmişti. İşgalciler girdikleri yerlere bayraklarını diktiler… Egemenlik kurmak istediler. Ulusun direnci bu istenci yıktı. Atatürk önderliğinde Egemenliğine yeniden sahip oldu.
Çukurova’yı işgal eden Fransızlar, bayraklarımızı indirip, kendi bayraklarını diktiler… Çukurovalılar, egemenliği yeniden ellerine geçirinceye dek bayraklarını sandıklarda sakladılar. Düşman Çukurova’dan kovulunca evlerinin damlarına diktiler. Utkularını bütün dünyaya duyurdular. Bayrak, bu nedenle ulus için, devlet için, insan için önemlidir..
Çukurovalılar ayağa kalktılar, Çukurova’nın toprağını kanlarıyla suladılar. Fransızları Çukurova’dan sürüp attılar.. Fransızlar arkalarına baka baka gittiler.
Çukurovalılar Beşocak Kurtuluş Bayramına hazırlandılar.. Bayraklarını sandıklardan çıkardılar en yüksek yerlere astılar. Zaferlerini dosta düşmana duyurdular.
Adanalılar, 7×15 m. boyutunda büyük bir bayrak hazırladılar. Bayrak , Mehmet Fuat Dıblan’ın Obalar Caddesi’ndeki evinde Terzi Nuri ve arkadaşları tarafından dikildi… Bu bayrağa, bu zafere bir de şiir gerekiyordu. Erkek Lisesi* Edebiyat Öğretmeni Şair Arif Nihat Asya’ya bildirildi. O da öğrencilerine bildirdi. Başladılar bayrak-zafer şiirini yazmaya. Arif Nihat Asya uyumadı geceleri bu şiiri yazdı. Bu şiiri, ilkokulu bitiren herkes anımsayacaktır… Ama ne yazıktır ki çoktandır okul kitaplarında yok bu şiir. Yeniden konulmalı. Düşmanların zulmüyle inletilen, ezilen Türk halkının acılarını, duygularını, zaferini yansıtan bu şiir her Türk çocuğu tarafından ezberlenip okunmalıdır.
BAYRAK
Arif Nihat Asya
Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder…
Gölgende bana da, bana da yer ver !
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar.
Yurda ay yıldızın ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün.
Kızıllığında ısındık,
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün.
Gölgene sığındık.
Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan;
Barışın güvercini, savaşın kartalı…
Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
Senin altında doğdum,
Senin dibinde öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen !
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim !
Büyük bayrak vilayetten alındı, cadde, sokak gezdirildi. Bütün ulusa, bütün dünyaya Çukurova’nın kurtuluşu ilan edildi.. Getirilip büyük bir törenle, Büyük Saat ile Ulu Cami arasına asıldı… İnsanlar, sevinçten duygu seline kapıldılar.. göz yaşlarını ırmaklar akıttılar.
Kolordu’nun kuzeyindeki kumluk alanda beş ocak günü Adana’nın kurtuluş bayram yapıldı… Mahallelerden, köylerden, kentlerden gelen insanlarla doldu, taştı alan..
Adana ve Havalisi Komutanı Muhittin Paşa, kurtuluşun anlam ve önemini belirten bir konuşma yaptı… İnsanlar coşuyordu, sarılıyordu birbirine, kutluyordu zaferini… Halk askerlerin çizmelerini öpüyordu. Gece fener alayları düzenlendi… Büyük bir coşku, sevinç içinde geçti bayram. Bayramınız kutlu mutlu, sevinçli, umutlu olsun.
6.1.2013, Adana – 4.1.2018, yazı güncelleştirildi.
*****