Ahmet Güneştekin’in
Yeni Sergisi Macaristan’da
Haber : Kemal Gönüleri
Ahmet Güneştekin’in “Yansıma ve Yeniden Doğuş” adlı sergisi 15 Kasım 2018 tarihinde Macaristan’da Janus Pannonius Müzesi, Vasarely Müzesi ve Zsolnay Müzesi’nde eş zamanlı olarak açılıyor. Sanatçının pratiğine belirli temalar üzerinden özel bir bakış sunan sergi, aynı zamanda Türkiye’nin çağdaş bir sanatçısının bir sanat akımının kurucusuyla birlikte sergilendiği en kapsamlı tematik müze sergilerinden biri olacak.
Janus Pannonius Müzesi, sanatçının işlerini solo bir sergiyle sunarken, Vasarely Müzesi Güneştekin’in eserlerini op art (optik sanat) akımının kurucusu Vasarely’nin eserleriyle birlikte sergileyecek. Zsolnay Müzesi ise sanatçının seramik işlerini müzenin daimi koleksiyonuyla birlikte sunacak. Peç’in köklü müzelerinin ev sahipliği yapacağı sergi 1 Şubat 2019 tarihine kadar sürecek.
Yansıma ve Yeniden Doğuş, sanatçının optik kafesler ismini verdiği eserlerini, boyutlu tablolarını, op art tekniklerini uygulayarak çalıştığı halı ve kırkyama işlerini ve sanatçının Peç’in kardeşşehir olarak kabul ettiği Kütahya’nın seramik üretiminde dünyaca meşhur porselen fabrikasında ürettiği seramik çalışmalarını içeriyor. Victor Vasarely ve Ahmet Güneştekin gibi iki önemli çağdaş sanatçının işlerini bir araya getiren tematik sergi, her iki sanatçının eserleri arasında bir diyalog oluşturarak, bu diyaloğun doğasına ve kaynaklarına bakıyor.
Serginin küratörlüğünü Victor Vasarely’nin eserleri dahil olmak üzere Çağdaş Macar sanatında uzman sanat tarihçisi József Sárkány ve Güler Sanat’ın sanat direktörü olarak görevini sürdüren sanat tarihçisi Kemal Orta üstleniyor.
József Sárkány, Yansıma ve Yeniden Doğuş sergisini, son on yılda Milan, Kahire, Viyana, Bürüksel, Madrid, Gordes ve İstanbul’da gerçekleşen ve Vasarely’nin sanatının yeniden keşfedildiği önemli sergiler bağlamına yerleştirdiğini belirtiyor.
Güneştekin, perspektif bozulmalarıyla oluşturulan formların üç boyutlu etkisini artırmak için Vasarely’nin op art işlerinde kullandığı teknikleri uyguluyor. Formu, renk kontrastlarını ve tonların karşıtlıklarını kullanarak dönüştürüyor. Sárkány’a göre, her iki sanatçının uyguladığı yöntemler arasında önemli bir farklılık var. Vasarely geometrik optik yanılsamalarını oluşturmak için düz yüzeyler ve homojen renklerle çalışırken, Güneştekin renk noktaları içinde son derece zengin yüzeyler yaratıyor. Vasarely’nin işlerindeki amaç, izleyicinin gözünü, yanıltıcı boşluklar, belirsiz durumlarla kışkırtmak olan yaratıcı kompozisyonlar.
Sárkány, Güneştekin’in sanatının ise evrensel bir doğası olduğunu söylüyor; insanlığın en temel sorusuna, yaşamın kaynağıyla ile sorularına bakıyor ve algı oyunlarını daha farklı biçimlerde uyguluyor. İşlerine çoğunlukla kozmik, gezegensel bir alan yanılsaması hükmediyor. Böyle bir düzlemde, izleyici, birbiriyle yakından ilişkili iki tema etrafında gruplanan yaratılış ve varoluş hakkında mitolojik anlatıları keşfedebiliyor.
Vasarely’nin soyut ve geometrik işleri, hareketin optik etkileri ve kararsız, belirsiz görüntüleriyle tanımlanıyor. Bu görsel oyunları, çalışmalarında biçimsel motifler için kullanılırken, Güneştekin bu oyunları metafor olarak kullanıyor. Kemal Orta’ya göre Güneştekin’in yaklaşımı daha çok, Op art ile iç içe geçerek, figüratif soyutlama için yeni ifade biçimleri ve kendine özgü tekniği için yeni alanlar bulmaya yönelik. Çünkü op sanatını, kendi başına bir amaç değil sanatsal pratiğini genişletmenin bir aracı olarak görüyor.
Sárkány Güneştekin’in Peç’te sergilenen işlerinin yaşamın en temel sorusuna, yaratılışa cevap aradığını, eserlerinin bu nedenle entelektüel ve duygusal içeriğinin güçlü olduğunu söylüyor. En çok kullandığı renklerin kırmızı ve sarı renkler ve tonları olmasını buna bağlıyor. Çünkü bu renkler beyaz bir parlaklığa dönüşen güneşin renkleridir, aynı zamanda da yaşamın ve evrenin renkleri.
Yansıma ve Yeniden Doğuş, yaratılış ve varoluş kavramları üzerinden tinsel aşk olgusunu ön plana çıkarıyor. İşlerin sergileme mekanında yerleştirilme biçimiyle oluşturulan tematik kurgu, Güneştekin’in tek tanrılı dinlerin öğelerini, antik Yunan mitolojilerini, Anadolu ve Mezopotamya efsanelerini işlerinin örüntüsüne dönüştürme yöntemine dair yeni bir bakış sunuyor. İzleyicilere, Güneştekin’in işlerindeki optik yanılsama düşüncesinin geçirdiği dönüşüme ve böylece Op art hareketine olağanüstü bir açıdan ve farklı dünyalardan bakması için bir olanak sunuyor.
*****