
OKUMAK YAZMAK ÜSTÜNE
M. Demirel Babacanoğlu Yazdı
İlk dersimiz okumak yazmak… A’dan başlanır Z’den çıkılır. Öğrenilir okuma yazma.
Okumak yazmak bir sanattır. Bu sanatı öğrenmek isteyenler için zor yoktur. Herkes öğrenebilir.
ikinci sınıfta öğrenmiştim okuma yazmayı. Bir öğrencim de 4. Sınıfta öğrendi. Çok sevindi, güller açtı yüzünde… Görmeliydiniz. Öğren(e)mez diye bir şey yok. Siz öğretirseniz o öğrenir.
Öğrenme yöntemi bir değildir, sayısız yöntemler vardır! Öğrenme yöntemlerinden ona uygun olanı seçer uygularsanız, sorun çözülür.
Eğitimde ilke: hiçbir öğrenci feda edilemez. Öğretmen yetiştirmede bu ilke göz öne alınmalıdır. Okuma alışkanlığının temeli buradan geçer.
Çocukluğumda köylere çerçiler gelirdi, cıncık, boncuk, kanaviçe, iğne, yumak iplik, kuru üzüm, incir, pekmez, Karacaoğlan, Sürmeli Bey, Kerem ile Aslı, Aşık Garip, Hazreti Ali Cenkleri, Mevlit, Battal Gazi adlı kitaplar … satarlardı; alıp okumuştum…
Çiftçilerin, ağaların tutmaları vardı. Onlardan biri roman okuyordu. İstedim; Esat Mahmut Karakurt’un “Son Gece” adlı romanın verdi, okudum, çok hoşuma gitti. Bundan sonra okumayı hızlandırdım. Nerede atılmış bir gazete parçası görsem alır okurdum.
Bizim köyün Durak İstasyonu vardı. Babam berberdi, ben onun çırağı, kalfasıydım. Marşandiz, Ara Treni, Posta, Toros, Moto Tren… gelir geçerdi.
Toros Treni yataklıydı. Okur yazarlar, varlıklılar bilgililer binerdi, gazete, dergi okurlardı. Biz isterdik. “Gasteeee, gasteeee” diye: Onlar da Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet, Tercüman gazeteleri; Akbaba, Hayat, Yelpaze adlı dergiler atarlardı. Okurdum…
Aziz Nesin, Ercümet Ekrem Talü, Hikmet Ferudun Es, Muzaffar İzgü yazılarıyla; Cafer Zorlu, Mim Uykusuz, Demirkaya karikatürleriyle tanıştım, bilgilendim..
Hayat Dergisi, ünlü ressamların tıpkı basım tablolarını orta sayfada verirdi. Van Ghog, Manet, Salvador Dali, İbrahim Çallı, Nuri İyem tablolarıyla buluştum. Resime ilgim arttı, çok yararlandım…
Hayat Dergisi, okurlarına kitaplar armağan ettiği olurdu. Birinde Epresyonist (İzlenimci) Ressamlar kitabı vermişti. Kitaplığımda durur. Açar bakar okur öğrenirim ressamları. Gazeteleri, dergileri dükkanımıza bırakırdım; müşteriler yararlanırdı.
Ünlü Şahlı Halk Ozanlarından biri de Karacaoğlan’dı. Karacaoğlan’ı okuyan “dellenir” (deli olur) derlerdi. Denemek için bir Karacaoğlan kitabı aldım. Okudum, çok sardı beni. Ona öykünen dört beş defter şiirler (!) yazdım. Şiiri öğrenince bu defterleri attım.
Düziçi Köy Enstitüsü (İlköğretmen Okulu)’da okuyorum (1959-1965) Şiirlerimi yayınlanıyor gazetelerde dergilerde. Heybe Dergisi’nden ödül alıyorum. “Şair”, “Üstat” deniliyor bana. (…) Daha sonra başka ödüller de aldım.
Nurullah Ataç, bir yazısında, benim birçok dostlarım var, raflarda dururlar. İstediğim zaman onlarla konuşurum. Bilgi alırım, öğrenirim ülkeyi dünyayı….diyor. Bu bir sınav sorusuydu. Düziçi İlköğretmen Okulu’na giriş sınavında soruldu, yanıtladım, kazandım.
Ataç’ın dostları kitaplardı. Benim dostlarım da kitaplar.
Kitaplar dünyayı ayağınıza getirir.
Okur bilgilenirsiniz…
Varacağınız yere varırsınız
Diyorum ki ben de; elinizde, cebinizde, yatarken yastığınız altında
KİTAP OLSUN…
22 Eylül 2025, Çamlıyayla
****