Sanat Galerisinde Piyano Dinletisi
Haber ve Fotograflar: Eyüp Büyükbostancı
Resim sanatının önemli sanatçılarına yer veren HB Art Gallery, farklı disiplinlerdeki sanatçılara da yer veriyor. Bu kez konuk, Piyano Sanatçısı Feridun Mustafa TINÇ.
Sanatçı, 13 Aralık 2025 Cumartesi Akşamı “Aydınlanma Mücadelesinde Bestecinin Etkisi” adlı bir sunum yaptı. Sunumun içeriğini destekle; Bach‘tan C-DUR Prelüdü, MOZART‘tan C-DUR Sonat 1. bölümü, Louis ARMSTRONG‘dan What A Wonderful World’ü ve kendi bestesi, 12 ton tema varyasyonlu “Üsküdar’a Giderken”i seslendirdi.
Sanatçı, dünyada 120.000 adet üretilmiş 1936 yapımı Kepler marka piyanosuyla dinleyicilere keyifli anlar yaşattı. Salt tuşlara sihirli dokunuşlarıyla değil; sevecen, zarif kişiliğiyle de alkışlandı…
Feridun Mustafa TINÇ Piyanosunda seslendiği eserler hakkında yaptığı açıklamada;
“Aydınlanma Mücadelesinde Bestecinin Etkisi” …Bach Bütün hayatını bir Din adamı, bir keşiş olarak geçirmiştir.
Bach müzik yazarken, her hatasının GÜNAH olarak yargılanabileceği düşüncesi ile yazmıştır.
Bach’ın ardında bıraktığı müzikal çalışmalar her dönem ayrı keşifler, ayrı farkındalıklar yaratacak birbirinden ahenkli matematiksel öğretiler taşımaktadır
…Birazdan çalacağım Do majör Prelüd 1722 de tamamlanmış-Tam tempere klavye- için yazılmış 24 Prelud ve füg albümünün açılış eseridir. Ki bu çalışma müzik tarihinin en önemli çalışmalarından biridir. Modern ton sisteminin doğum anı olarak kabul edilir.
Do Majör Prelüd bu doğumun açılış seremonisidir; bir aydınlanma duasıdır. Adeta sofra başında yemek öncesi yapılan, verilen nimetlere şükür duası niteliğindedir. Bach’tan sonra gelecek Klasik Dönem Bestecileri artık eserlerini vermeye hazırdır.
Bach, çağdaşları Newton, Leibniz gibi bilim adamlarından aldığı analitik düşünce sistemi ile, kendisinden çok önce 11. Yüzyılda benediktli keşiş Guido d’Arezzo tarafından sistemleştirilen yöntemi, en üst seviyeye taşımıştır. D’Arezzo yedi notayı gregoryen gelenekte türetmiş ve isimlerine Do-Re-Mi-Fa-Sol-La-Si demiştir. Bunu derken de bir din adamı olarak, bir ilahiyi kullanmıştır.
…Ut quent laxis, Resonare fibris, Mira gestorum, Famuli tuorum, Solve polluti, Labii reatum ve Sancte İonannes.
….‘Kullarının kirli dudaklarını arındır ki…Onlar, senin mucizelerini, Rahatça ve Özgürce anlatan seslerle Seni övebilsin’
“Bach C-DUR Prelud”
…1750 – 1800 yılları Aydınlanma Çağı’nın en parlak evresi, Akıl, Bilim ve Gözlemin kutsallaştırıldığı, Feodal Toplum yapısının sorgulanmaya başlandığı, kilise ve aristokrasinin mutlak otoritesinin tartışılmaya başlandığı, her şeyden önemlisi sanat ve felsefede “İNSAN NEDİR?” sorusuna yanıt aranmaya başlandı.
…Aristokrasiye uymayan kişiliğiyle MOZART içinde daha önce hiç görülmemiş, ve bugün hala görülmeyen müzik dehasıyla tarihin en önemli sayfaların birinde yer almaktadır.
… Mozart içinde bulunduğu aydınlanma çağının etkisiyle saray müziğinin topluma sergilenmesinde öncülük etmiştir. Saray Müzisyenliği’ne kabul edilmeyen Mozart geçimini sağlamak için Saray Müziğini, halk hikayeleriyle birleştirdiği “Opera Buffa” tarzını geliştirmiş ve halk tiyatrolarında sergileyip çok ciddi gelir elde etmiştir.
Mozart 1788 yılında tamamladığı Do Majör Piyano Sonatını yazdığı dönemde 40 ve 41. Senfonilerini de eş zamanlı yazmıştır ancak ölümünden yıllar sonra basılmıştır. Bu kadar geniş çaplı eserler yazarken bir anda bu Sonatı bitirmesi bize bir şeyler anlatmaktadır.
Mozart’ın notlarının içerisinde bu sonat için “Küçük bir Başlangıç Sonatı” ibaresi yer almaktadır. Bu not, eserin 1789 yılında Avrupada patlak veren aydınlanma mücadelesine bir gönderme olma ihtimali taşımaktadır.
Mozart bize bu notuyla şu mesajı vermektedir.;
“Aydınlanma çağında artık müzik sadece belirli zümreler tarafından değil, her yaşta, her kesimden icracılar tarafından çalınabilmeli ve herkes tarafından dinlenmelidir”
Do Majör Sonat Aydınlanmanın Müzikteki en temiz yansımasıdır.
“Mozart C-Dur Sonat 1.bölüm”
…..20. yüzyıl tarihin en sabıkalı yüzyılı.
….Aydınlanma ve beraberindeki demokrasinin yaşadığı en zor sınav.
….iki dünya savaşı, sayısız katliam…soykırımlar…ırkçılık…küresel sömürü sistemleri ve kurbanları…
…aydınlanma böylesine bir savaş içerisinde iken bir adam çıktı ve tarihin belki de en önemli İSYAN sloganını söyledi…
“What A Wonderful World”
Tüm hayatı ve kariyeri boyunca ırkçılığın ve şiddetin en vahşi biçimini yaşamış olan,Louis Armstrong bu eseriyle huzurun, ve inancın ve en küçük şeylerdeki mutluluğun en büyük direniş biçimi olduğunu dünyaya haykırdı…
21. Yüzyıla girerken Frankfurt okulu 12 ton sistemini geliştirdi.
Schönberg, Berg ve Webern bu sistemin köklerini ortaya atan eserler geliştirmiş ve ilerleyen yüzyıllardaki besteciler için tıpkı Bach’ın Mozart, Beethoven a bıraktığı gibi önemli bir miras bırakmıştır.” dedi.
****





