Hacı Karakılçık Bir de Eyyubi
Söyleştik(*) Karacaoğlanca
M. Demirel Babacanoğlu Yazdı
Burası Çınaraltı Bahçesi cesim çınarlar var. Yaşı 150’yi aşkın belki de 200, üzerine tarih düşülmüş 1830 diye. Kol kanat germiş çınarlar erkekli kadınlı oturanların üzerine. Karacaoğlan dedelerinin etkinliğine gelmişler. Bahçeye dikilmiş olan Karacaoğlan Anıtı’na bakıyorlar.

Bahçenin böğründe Halk Eğitimi Merkezi yapısının yanında oturmuşuz, Karacaoğlan’ca yaşamaya çalışıyoruz. Yanımda Aşık Hacı Karakılçık, Aşık Eyyubi (Eyup Todil) var.
Aşıkları tanıyalım biraz:
Hacı Karakılçık, 1948’de Feke’de doğmuş. On yaşlarında aşık olmuş! 1968’den beri saz ile söze ile çalıp söylüyor. Usta malları da çalıyor, söylüyor. Doğa, aşk, kahramanlık, tasavvuf konularını işliyor.
Eyyubi (Eyup Todil); 1955 Feke doğumlu. İlkokul beşinci sınıftayken aşık olmuş. Bir saz almış, onunla çalıp söylemeye başlamış. 1975 yılında Mersin’de ilk kez halkın karşısında sahneye çıkmış çalıp söylemiş. Bozlak türünde çalıp söylüyor…
Çaylarımızı yudumluyoruz, çınarların serin havasını soluyoruz. Benim elimde buranın dağlarından derlenmiş, kanarya sarısı çiçek çayı var, Karacaoğlan’ın, Torosların kokusunu taşıyor.

Dünkü geceyi düşünüyorum, halk Temel Eğitim Bahçesine doluşmuş, deniz gibi dalgalanıp duruyorlar. Hacı Karakılçık, Eyyubi çıktılar halkın karşısına., “Hoş geldiniz” deyip başladılar çalıp söylemeye.
“Hoş geldiniz hoş geldiniz, sevenler, sevilenler hoş geldiniz. Mutlular, umutlular hoş geldiniz. Karacaoğlan gecesine, gönlümün yücesine hoş geldiniz. Bizi dinleyenler, ileri gelenler, ortadirekler(**) hoş geldiniz…” dediler.
Dönüp sordum:
Dünkü gecede hoş geldiniz diye başladınız çalıp söylemeye. Bu bir gelenek mi, niye böyle başladınız?
“Evet. Doğaçtan, nezaket gereği izleyicilere hoş geldiniz diyerek bir başlangıç yaptık.”
Çok güzel.
Sonra diğer türkülere geçmişlerdi. Dinleyiciler gecenin ortasında alkışlıyorlardı… Ozanlar mutluydular, sazlarının tellerine eğilmişlerdi.
“Hey ağalar nice olur
Hali yârdan ayrılanın
Varır bir kötüye düşer
Yolu yârdan ayrılanın”

Diyorlar, Karacaoğlan dedelerini yaşatmaya çalışıyorlardı. Karacaoğlan bizimdi, sevda ustamızdı… Boş yaşamaya değil, güzel sevmeye gelmiştik dünyaya.
Şenliklerle ilgili düşünceleriniz nelerdir…?
Karacaoğlan dedemizin her zaman anılmasını canı gönülden istiyoruz. Şenlikler çok yararlı oluyor. Ama aksayan yönleri de yok değil. O da şu; şenlik Karacaoğlan ağırlıklı değildi. Kimi sanatçılar Karacaoğlan’dan uzak şarkılar, türküler söylediler. Böyle olunca bir çeşit gazino havasına dönüşüyor şenlik… Buna rağmen Karacaoğlan şenliği iyi oldu.
Karacaoğlan üstüne söyleyecekleriniz nelerdir?
Karacaoğlan şiirlerini çok özgün çok ilginç buluyoruz.
Çaylarımızın son yudumunu da içtik.
Bütün bunlarla birlikte şenlik yine de güzeldi değil mi?
Evet, güzeldi
Şimdide birer şiirinizi söyler misiniz?

Hacı Karakılçık: Mezar
“Mezarı topraktan bir çukur sanma
Huzuru mahşerin giriş kapısı
Ne yastık var ne döşek, ne yorgan
Birkaç çalı, iki taştır yapısı
İltimassız savcı, rüşvetsiz hakim
Soracaklar rabbin kim, nebin kim/
Melekler gardiyan sen ise mahkum
Olursun ebedi mahşer mahpusu
Vay be yalan dünya aldandık sana
Vücut rağbet kıldı emanet cana
Çalıştık kazandık döndük üryana
Kefen imiş sermayenin hepisi
Hacı’m bu dünyada nedir hevesin
Belki de şu anda biter nefesin
Kimse bu dünyaya hükmeylemesin
Yaradanda mülkiyetin tapusu”

Eyyubi (Eyup Todil): İnsanlık
“İnsanlık süt gibi leke götürmez
Sanki kar üstünde pekmez he pekmez
Kadın erkeklerle şaka götürmez
Namusun kantarı çekmez ha çekmez
Tatlı söz dargını getirir yola
Her ne diler isen Mevla’dan dile
Hatır bıraktırma kul olan kula
Gönüle düşenler çıkmaz ha çıkmaz
Dostlar belli değil düşmezsen dara
Eyyubi her şeyi sen sende ara
Eğer ki cebinde biterse para
Baban da yüzüne bakmaz ha bakmaz”
…
(*).04.07.1985 ve 27.07.1985 Yeni Adana-Gençlerle Sanat Edebiyat Sayfası.
(*).O yıllarda ekonomik bakımdan orta düzeyde olanlara “orta direk” denirdi.
****





