Sanatçı Gözüyle
Safter Çevirgen Yazdı
Sanatı yalnızca bir üretim değil, varoluşun kendini ifade etme biçimi olarak düşünelim. Bir taşın düşüşü, bir melodinin yükselişi, bir insanın sevinci ya da acısı hepsi aynı zorunluluğun farklı yüzleridir. Sanat, bu yüzleri görünür kılmanın yolu, varlığın bize dokunmak için bulduğu dil gibidir.
İnsanın özgürlüğü, rastgele seçimlerden çok, bu dili duymak ve onunla konuşabilmektir. Sanat, bu noktada bir aynaya dönüşür: tutkuların bulanıklığını arıtır, insanı kendi zorunluluklarıyla yüzleştirir. Bir resimde, bir şiirde, bir heykelde ya da bir ezgide, varoluşun o kaçınılmaz düzenini duyumsarız.
Başka bir bakışla, örneğin antik bir filozofun dediği gibi, güzellik hakikatin parıltısıdır. Sanat da işte bu parıltıyı yakalar. Ne bir süs, ne bir oyun, ne de yalnızca estetik bir hazdır. O, insanı varlığın özüne en yaklaştıran kapılardan biridir.
Sanatçı gözüyle bakıldığında, evren bütünüyle bir eser gibidir; bizler de bu eserin içindeki notalar, renkler, şekilleriz. Sanatın kendisi, varlığın kendi zorunluluğunu anlamamız için açtığı gizli yoldur.
****





