
Sülek Yaylası & Dipsiz Göl
Haber & Fotoğraflar Şahika Öner
Geçen sene 29 Mayıs’da gerçekleştirdiğim, Dipsiz Göl etkinliğimi sizinle paylaşmak istedim. Mayıs ayında Antalya’nın Akseki ilçesi ile Konya’nın Bozkır ilçesi sınırında bulunan Dipsiz Göle doğru yola çıkıyoruz. Foto safaride, Ömer Faruk Gülşen Hoca dahil, beş kişiyiz. İzmir’den sabah gelen bir hanımda, hocanın methini duyup bize katılmış. Hava sıcak, gökyüzünde bulutların şöleni var. Yolda arada durup, manzaranın ve mevsim çiçeklerinin fotoğrafını çekiyoruz.
Sülek Yaylası
İlk durağımız Sülek Yaylası oluyor. Küçük bir tepeye çıkarak, önünde hayvanların otladığı bu küçük beldenin fotoğrafını çekiyoruz. İnekler varlıklarıyla, fotoğrafları şenlendiriyor. Sülek yaylası’nda mola veriyoruz. Çobanlar hayvanlarını otlatıyor. Sarı çiçekler, tarla halinde, gözümüzün önünde uzanıyor. Güneş otlakları, zümrüt yeşiline cevirmiş. Yanımızda akan suyun sesi, adeta müzik notalarına dönüşüyor. İlerdeki dere sakin akarken, menderesler yaylanın önünde geometrik şekillerle yöreye hayat veriyor.
Dipsiz Göl
Dipsiz göldeyiz, nilüfer çiçekleri yaprakları, gölün dibinden, yukarıya doğru gölü, yer yer kaplamışlar. Toros Dağları’nın kuzey yamaçlarında 1702 metre rakımda bulunan Dipsiz Göl, sızıntılarla beslendiği için masmavi suyu ile her mevsim aynı seviyede, aynı berraklıkta kendine hayran bırakıyor. Göl çevresinde, irili ufaklı yerleşim yerleri var. Göl kenarındaki grup, bizlere buz gibi karpuz ikram ediyor. Tabiat güzelliğini buradan esirgememiş.
Halk, “Dipsiz Göl” dedikleri 1600 metre yükseklikteki göle, boyu iki metreyi bulan dev balıklar olduğuna, eski Anadolu uygarlıklarının altınlarının saklı olduğuna, derinliğinin 70 metreyi bulduğuna inanıyordu. Gölün suyunun küresel ısınmaya rağmen yaz kış hiç eksilmemesi ve 2002 yılında bir cesedin dalgıçların aramasına rağmen bulunamaması da efsaneleri artırdı. Tüm bu inanışlar üzerine Bozkır Belediyesi, Selçuk Üniversitesi ile birlikte ortak bir çalışma başlattı. Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Sualtı Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Tırpan‘ın direktörlüğünde kurulan ekip, “Dipsiz Göl”de bilimsel dalışlar yaptı. Sualtı arkeologları, 13 metre derinliğe inilirken, görüş seviyesinin neredeyse hiç olmadığını söyledi. Sonar cihazıyla yapılan çalışmalarda da dip grafikleri çıkarıldı. Yapılan tüm çalışmalar sonunda gölde sazan ve tatlı su balığı dışında balığa rastlanmadı.
Dipsiz Göl‘ün, Toros Dağları’nın kuzey yamaçlarında bulunan göl çanaklarından bir tanesi olduğu belirlenirken, sızıntılarla beslendiği için her mevsim suyu aynı seviyede kalabiliyor. Ayrıca gölün ismi gibi dipsiz olmadığı, rivayetlerinde boşa çıktığı kanıtlandı. Sualtı Arkeoloğu Dr. Coşkun Bilgi, göl için yaptığı çalışmalar sonucunda ; ‘’Dipsiz Göl 18 metre derinliği aşmayan bir çanak içine birikmiş sudan meydana gelmektedir. Çevreden erozyonla sürüklenmiş alüvyon, dolgu çanağın ortasında 5 metrelik bir katman meydana getirmiş, böylelikle su derinliği bu bölgede 13 metreye kadar düşmüştür’’ şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.
Antalya‘nın Manavgat ilçesinde yaşayanlar, atalarını asırlar önce gölün etrafına kurdukları Hocalı yaylasına her yıl Mayıs, Haziran aylarında gelip, Kasım ayına kadar kalıyorlar. Burada sebze ve meyve ekiyor, hayvancılık ve arıcılıkla uğraşıyorlar. Onlar yaylanın Serin havasında hayat buluyorlar.
Yolumuz Yüksek Taşeli Platosuna kadar uzanıyor. Küçük bir yerleşim yerinde, sohbet edip, dinleniyoruz. Sürünün çoban köpekleri, fotoğraf çekerken, bizi epey zorluyor. Temiz hava, tabiatın içinde geçen zevkli yolculuktan sonra Antalya’ya dönüş başlıyor.
*****