MANAVGAT KARGI HAN & ETANNA ANTİK KENTİ

MANAVGAT KARGI HAN &

ETANNA ANTİK KENTİ

Haber & Fotoğraflar Şahika Öner

Bu hafta sonu Pusula Plus Aşkın Nuh’la Manavgat’a gidiyoruz. Manavgat, 2283 km Antalya ilinin en büyük 2. ilçesidir. Manavgat’ın kuzeyi Toros Dağları ile çevrilidir. Sahil şeridi plajları ve eşsiz kumsallarla kaplıdır. Toros Dağları arasında gizlenen Eynif Ovası ile ünlüdür. İlçenin Doğuda sınırını oluşturan Alara Çayı, Karpuz Çayı ve ilçe merkezinden Manavgat Nehri ile üzerindeki Manavgat Şelalesi ülkemizde olduğu kadar dünyaca da ünlüdür. Manavgat İlçesinin kuruluş tarihi ile ilgili olarak kesin bir tarih verilmese de sınırları içerisinde bulunan Side (Selimiye Köyü) ve Selge (Altınkaya Köyü) antik kentlerinin M.Ö. 6. yüzyılda kuruldukları sanılmaktadır. Manavgat 1220 yılında Selçuklu, 1472 yılında ise Osmanlı İmparatorluğu idaresine geçmiştir. 1914 yılında ilçe olmuş, Taşağıl ve Beşkonak Nahiyeleri kurularak ilçeye bağlanmıştı.

İlk durağımız Kargıhan oluyor. Eski bir köprü üzerinden önüne çıkıyoruz. Issız sessiz adeta terk edilmiş bir yer. Yinede tarihin izleri bizi büyülüyor. Arkadaşlar küçük ısıtıcıyla kahve yapıyor. Bu tarihi yerde kahve keyfi ayrı bir güzel oluyor.

Kargıhan, Antalya İli Manavgat İlçesi Beydiğin Mahallesi’nde, İç Anadolu Bölgesi’ni Akdeniz Bölgesi’ne bağlayan eski ticaret yolu üzerinde yer almaktadır. Kitabesi mevcut olmayan han, mimari üslubuna göre Anadolu Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev (1236-1246) dönemine tarihlenmektedir.765 yıllık Kargıhan,46m eninde, 50m boyunda taş yapıdır. Kalın beden duvarlarıyla çevrili han, kuzeyde doğu batı doğrultusunda dikdörtgen bir kapalı bölüm ve güneyde kare şeklinde açık bir avlu etrafında açık ve kapalı hücrelerden oluşmaktadır. Ana salon ve diğer hücreler tonoz örtülüdür. Dikdörtgen şeklinde beden duvarlarından çıkıntı yapan taç kapı benzersizdir. Eyvan şeklinde sivri kemer açıklığı içerisinde basık kemerli giriş kapısı yer alır.

Yolumuzu Sırtköye doğru çeviriyoruz. Manavgat’tan 31km uzakta, denizden 900m yükseklikte olan, Toros Dağlarının silsilesine bağlı bir tepe üzerinde olan Etenna Antik Kentine, gidiyoruz. Sırt Köyü Defne ağaçlarıyla önemli bir yer. Köyün meydanı önünde, çeşitli defne ürünleri satılıyor. Antik kente gitmek için, gidiş dönüş 4km kat etmeniz gerekiyor. Çam ağaçları arasında, küçük patikalardan, zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden Etanna Antik Kentine varıyorsunuz. Etenna Antik Kenti’nde, çam ormanları arasında bulunan antik kalıntıların içinde ilk dikkati çeken, kenti çevreleyen şehir surlarıdır. Pamfilya özelliğinden ziyade, kalıntılar diğer kıyı antik kentlerine göre bir Pisidya kenti özelliği taşımaktadır. Bu akropol kent, yöre halkınca “Dedekalesi” olarak isimlendirilmiştir. Hereon, bazilika, agora, kilise, hamam, kaya mezarları ve sarnıçlar kentin önemli kalıntılarıdır. Kentin tarihi hakkında pek fazla bilgi olmamasına rağmen çevredeki diğer akropol kentler ile aynı tarih ve kaderi paylaştığı sanılmaktadır. Etenna, Selge’den sonra sikke basan Pisidya kentidir. Temelinde büyük oranda kayalar üzerinde yükselen, üç tarafı derin vadilerle çevrili kartal yuvası şeklinde bir tepe üzerinde kurulu kentin, surlarının üzerinde belirli noktalarında inşa edildiği anlaşılmaktadır. Kuzeydeki ana giriş kapısından kente girdiğinde ilk dikkati çeken flaster taşlarla kaplı antik yol olup bu yol bizi önce çok sayıda kaya mezarlarının bulunduğu Nekropol’e götürür. Keskin bir yamaçtaki kayalarla oyulmuş dörtgen kapılı bu kaya mezarlarının büyük bir kısmı tek bir kişiye ait olmasına rağmen aralarında aile mezarları da görülür.

Etenna Antik Kenti, yılın her dönemi, gün ve saat sınırlaması olmaksızın, ücretsiz ziyaret edilebiliyor; antik kent ve çevresinde doğa yürüyüşü yapılabilmektedir.

Sıcak günün verdiği yorgunlukla, Manavgat’a, suyun kenarında bulunan bir restoranda yemek yiyip, sohbet ediyoruz. Yeni yerler keşfetmek üzere Antalya’ya dönüyoruz.

*****

Önceki

Kültür-Sanat Söyleşileri’nin 2’ncisi yapıldı

Sonraki

‘Ahşaba Dokunmak III’ Sergisi Barış Manço’da

One Comment

  • Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim. Kendi tarihimizi bilmeden görmeden yabancı ülkeleri tarihi hakkında bilgi sahibi olduğumuzu öğünerek anlatıyoruz ya, Çok kızıyorum.
    Bizler Marmaris de emekli olmuş 60 yaş üstü bir motorsiklet sürücü grubuyuz ve her sene bir yurt dışı ve 3 veya 4 yurt içi kültür turları yapıyoruz ve hayretle Vatanımızda o kadar çok görülecek yer olduğuna şahit oluyoruz.

Yorum yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Popüler Yazılar