Aspendos Köprüsü & Belkıs Ya da Eski Köprü Hikayesi

Aspendos Köprüsü & Belkıs Ya da Eski Köprü Hikayesi

Haber & Fotoğraflar Şahika Öner

Antalya’ya çok yakın Aspendos Köprüsü, Serik İlçesinde, Aspendos Tiyatrosu yolu üzerinde yer alır. Köprüçay üzerindeki, Aspendos Köprüsü, tarihte kendini çokça bahsettirmiştir.

Manavgat Köprüçay üzerindeki Aspendos Köprüsü, ilk olarak Roma döneminde inşa edilmiştir. Köprünün Roma dönemindeki hali depremler sonucu yıkılmıştır. 13. yüzyılda Selçuklular tarafından eski köprünün kalıntıları üzerine yeni bir köprü yapılmıştır. Köprü, (1219-1236) tarihleri arasında, Antalya’nın Selçuklular için önemli olduğu dönemlerde Alaeddin Keykubat zamanında kıyıda ulaşımı sağlamak için tekrar yapılmıştır. Köprünün yapımında yakında bulunan Aspendos antik şehrinin yapılarına ait taşlar da kullanılmıştır. Tarihi köprü; 225 metre uzunluğunda bulunmakta araç trafiğine kapalıdır.

Tarihi Belkıs (Aspendos) Köprüsünün uzunluğu 220 metre olup genişliği 3.5m ile 6.5m arasında değişmektedir. Kemer açıklıkları ise 5 metre ile 16 metre arasındadır. Yakın zamanda tekrar restore edilmiştir. Köprüçay‘ın (Eurymedon) her iki yakasını birbirine bağlar. Köprünün inşa kitabesi, mansap cephesinde ve kuzey-batı kanattaki ilk kemer ayağının tempan duvarı üzerindeki korkuluktadır. Eksilen kitabenin yeniden ele alınması sonucunda, köprünün, Sultan I. Alâeddin Keykubad’ın oğlu Sultan II. Gıyâseddîn Keyhüsrev tarafından 1239 yılında inşa ettirildiği kanıtlanmıştır. Köprünün birçok rivayetleri zamanımıza kadar uzanmıştır.

Hikayelerine gelince; Aspendos kenti kralının Belkıs isminde, güzelliği dünyaya ün salan bir kızı vardır. Uzak ve yakın ülkelerden önemli kişiler prensesle evlenmek için krala başvururlar. Kral aralarında bir yarışma düzenler. Yarışmaya göre Aspendos kenti için en güzel ve en faydalı eseri kim yaparsa kral kızını ona verecektir. Sanatçılar, şairler ve filozoflar, kendi becerilerine göre, birer eser meydana getirir. Kral bunların hepsini inceler. Bir mimar, yıkıntıları hala görülen su kemerlerini yapar. Kral bu eserin parlaklığı ve kente vereceği fayda karşısında hayranlığını gösterir. Kral yarışmaya katılanlardan birinin yaptığı tiyatroya gider. Yanındakilerle revaklı galerilerin bulunduğu en üst kısma çıkar ve etrafı incelemeye başlar. Bu arada kulağına şu sesler gelir. “Kral kızı benim olmalıdır, kral kızı benim olmalıdır”. Kral, yanı başında söylenmiş gibi kuvvetle duyulan bu sesin sahibini araştırır. Bir de bakar ki, galeriye bir hayli uzak olan sahnede bir genç yalnız başına dolaşmakta, kendi kendine konuşmaktadır. Gencin ağzından fısıltı halinde çıkan bu sözler mükemmel akustik sayesinde büyüyüp kralın kulağına ulaşmaktadır. Beklemenin lüzumsuzluğunu anlayarak hemen orada kararını verir. Kızını bu gence verecektir. Kralın kararından sonra hemen düğün hazırlıklarına başlar. İki genç zengin bir düğün töreniyle evlenirler.

Diğer bir rivayetse; Bunu bize Aspendos Belkıs Tiyatrosunun içinde bulunan bir taş üzerinde Belkıs’ın ikiye bölünmüş mermerden portresi doğrulamaktadır.

Kral bu iki muhteşem eser karşısında ne yapacağım şaşırarak hak geçmesin diye kızını iki parçaya bölerek iki mimara taksim etmiştir.

Aspendos kenti harabelerinin bulunduğu yerdeki köyün adı, bugün Belkıs’tır. Köy halkı, nesillerin kafasında masallaşan bu sarayın hikayesi şöyle anlatılır; “O devirde Yılanlar Padişahı, Arılar Kraliçesine aşık olur. Kraliçe, çam ve mersin kokulu ormanlarda yaşamaktadır. Yılanlar Padişahı’nın evlenme teklifini reddeder. Bu reddedilmeye çok üzülen Yılanlar Padişahı, Torosların eteğinden şehre kadar uzanan bir köprü yaptırır. Arılar Kraliçesini kaçırarak kente getirir, onunla zorla evlenir. Bu evlenmeden bir kızları olur, adını Balkıs koyarlar. Fakat Arılar Kraliçesi, gönlünün istemediği bu evlilikten çok üzüldüğü için doğumdan sonra hemen ölür. Yılanlar Padişahı da kızı Balkıs için bir saray yaptırır. İçini, dışını süsler, tepesine kızının bir kabartmasını koyar. Böylece bir eser ortaya çıkar. Bu efsanede adı geçen köprü, Aspendos Köprüsü’dür..

Altında gürül gürül akan Köprüçay  ile gün batımlarıyla şenlenen bu tarihi yapı, ziyaretçilerini bekliyor.

*****

Önceki

Üç Atölyeden “Kadın ve Ben” Sergisi

Sonraki

Ekrem Kadak “Süpür II” Cam Altı Sergisi

Yorum yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Popüler Yazılar