Adana’dan Dünyaya Kapı Açanlar ; CENGİZ SEZİCİ

Adana’dan Dünyaya Kapı Açanlar ;

CENGİZ SEZİCİ

Recai Oktan Yazdı

CENGİZ SEZİCİ

Adana’mızın yetişdirdiği Sinema ve Tiyatoru Oyuncusu ; Değerli Arkadaşım Cengiz Sezici‘nin sağlığında yayına hazırladığım yazımı ne yazık ki ölüm gününde yayınlayabiliyorum. Acımız ve üzüntümüz sonsuzdur.

*****

Cengiz Sezici, Adana’da, ailesinin yerleştiği Sugediği mahallesinde doğduğunda, “kurumları ve kuralları olmayan” bir dünyaya geldiğinden habersizdi.

Yaşamsal yasalar, kurumlar, kurallar, ilkeler, değerler bir yerlerde akılla harmanlanarak; üstüne de psikolojik ve moral destek programları eklenerek, insan yaşamını kolaylaştıran modeller olarak sunuluyordu belki ama Türkiye’de yoktu. Hele hele o günlerin Adana’sında asla!

Nasıl olmuş, kim planlamış ya da planlamamışsa batıdan doğuya doğru uzatılan demiryolu Adana’yı kuzeyden güneye ikiye bölmüştü. Beri tarafta da Seyhan Nehri Adana’yı doğudan batıya ikiye bölmüştü çoktan.

Cengiz Sezici güney Adananın çocuğu olarak büyüyecekti. Toplu taşıma araçları,otomobil, otobüs az sayıda olsa da pahalıydı. Fayton arabalara (kerose) binmek ayrı bir merasimdi. Güneyden kuzeye geçmek için Kasım Gülek Köprüsü’ne değin yürümek ve daha sonra da o rampayı aşmak zorundaydınız. Şanslı olup da en ilkel tiplerinden başkasının bulunmadığı bisikletlerden (velespit) birine sahipseniz ve bacaklarınızdaki kaslar kuvvetliyse, işiniz biraz kolaylaşırdı. Tabi lastiği (teker) patlamazsa ya da zincir yerinden çıkmazsa!

Cengiz Sezici büyürken, İstanbul’da zevk-ü safa süren ve Ankara’ya uğradığında da gazetelere sansür uygulatan Başbakan Adnan Menderes, partisinin (Demokrat Parti) “her mahallede bir milyoner yaratacağız” yollu kampanyasını başlatmıştı. O kampanya boyunca Adana’dan zaten var olanların dışında milyoner çıkmadı ama on binlerce aile daha da yoksullaştı, yaşadıkları koşullar kötüleşti.

Cengiz Sezici standartları belirsiz yaşamın her enstrümanından kendine düşen payı alabilme çabasındaydı. Bu işleri çoğu tatlılıkla zaman zaman da itişip-kakışarak yapmak gerektiğini öğrenmişti. Aile Cengiz’in eğitimi üzerinde ciddiyetle ve hassasiyetle duruyordu ama Cengiz’in aynı ciddiyet ve hassasiyeti gösterdiği söylenemezdi. Sugediği’nden başlayarak Mestanzade, Mithatpaşa mahallerinde koşturdup durdu ve arkadaşlıklar kurdu. Birinci İnönü İlkokulu, Ziyapaşa ve Tepebağ ortaokulları, Karşıyaka Lisesi…

Cengiz Sezici’nin Birinci İnönü İlkokulu’nda çok arkadaşı vardı. İlginç olanın bu okuldaki sınıftan, 3 ünlü oyuncunun çıkması: Aytaç Arman, Mustafa Suphi Baltacı ve Cengiz Sezici.

“Dünyada başka örneği olduğunu sanmıyorum” diyor Cengiz.

Ülkelerin toplumsal programlar inşa ederken, insanları için; onların geleceğe doğru yürüyüşlerinde bulup-yararlanacakları, gayretlenecekleri, enerjilerini ve yaşama bağlılıklarını güçlendirecekleri, kendilerine uyumlu sistemle birlikte yeteneklerini ve becerilerini devinime geçirecek, özgüven ve moral kazandıracak akılcı projeler üretmesi gerekiyor.

Bunlar olmayınca, o insanlar kendilerince yürümek zorunda kalıyor ve zorundalığın aslında “el yordamı (taklit)” ve “deneme-yanılma” yöntemleri olduğunu iş işten geçince anlıyorlar.

Cengiz Sezici pek çok sınıf arkadaşını taklit ederek ederek okuldan kaçanlardan! Bir farkla: Okuldan kaçan arkadaşların büyük bölümünün hedefi sinemaya gitmek! Cengiz Sezici için hedef başka: Futbol oynamak. Gıcı Necati, Tombik Ahmet, Fatih Terim, Kaleci Talip gibi sonradan futbolda başarılı olan ve meslek edinen arkadaşlarıyla yan yana ya da karşı karşıya futbol oynayarak, değişik bir alanda hırsı dengeleme, enerjiyi kullanma ve mücadele teknikleri öğreniyor.

Cengiz Sezici’nin araştırılmadan yazılan yaşam öykülerine baktığınızda, “1971 yılında tiyatroya başladı” şeklinde kupkuru bir tümceyle karşılaşırsınız. Ben Cengiz’in tiyatroya başlayışını kendine anlattırdım: “Zeki Göker ve arkadaşları, Atatürk caddesindeki Belediye binasının yanındaki bir mekanda, Orhan Kemal’in ünlü 72.Koğuş adlı oyunun provasını yapıyordu. Ben de yaşantımda ilk kez bir tiyatro oyununun provasını izliyordum. Gardiyanı oynayacak arkadaşın rolü için yaptığı çalışma ve konuşma karşısında düşüncelerimi yüksek sesle söylemiştim: Böyle gardiyan mı olur?

Zeki ağabey çalışmaları kesti. ‘Peki gardiyan nasıl olur, gel göster bakalımdedi. Sahneye çıktım, bildiğim gardiyanı doğaçlama oynadım ve bir daha da sahneden inmedim.”

Cengiz Sezici’nin sinemaya girişi de hızlı ve beklenmedik biçimde. Kendi sözcüklerinden okuyalım:

”Yıl 1977, Aladağlı Mıho’yu oynuyoruz. Osmaniye Aslantaş Barajı’nda Selvi Boylum Al Yazmalım filmi çekiliyor. Oyunculardan biri rahatsızlanıp, setten temelli ayrılınca yerine oynayacak biri aranıyor. Bir biçimde beni buldular. Rolü üstlendim ve ilk sinema filmim Selvi Boylum Al Yazmalım oldu.”

Cengiz Sezici işini seviyor. İşiyle ilgili olarak ne isteyeceğini biliyor. Böylece yarattığı çekim sonucu, seçtiği alanda geri dönülmeyecek şekilde yürüyüşünü sürdürüyor.

1979 yılında Erden Kral’ın Karataş’ta çektiği Bereketli Topraklar’da Cengiz’in başarıyla oynayabileceği bir rol beliriyor ve Cengiz de hemen orada belirip, rolü alıyor. İkinci sinema filmi de Cengiz Sezici’nin sanat çalışmalarındaki arşive giriyor.

Bereketli Topraklar vizyona girdikten sonra Cengiz için “ikinci sinema filmim” çizgisinin çok ötesinde anlam kazanıyor. Filmi izleyen Çirkin kralımız Yılmaz Güney, çekeceği Yol adlı filmde Cengiz Sezici’nin de olmasını istiyor. İyi başlayıp sürprizle biten “Yol” öyküsünü Cengiz kısaca anlatıyor: “Yılmaz Güney’in yol için daveti müthişti. İnanamıştım ama gerçekti. Başlangıçta filmin yönetmeni Erden Kral’dı. Bereketli topraklar’da birlikte ve uyumlu çalışmıştık. Sonra ne oldu anlayamadık. Çekime ara verildi. Yönetmen olarak işi şerif gören devraldı. Erden Kral’dan sonra ben de devam çekimlerine gitmedim.”

Cengiz Sezici Türk sinemasının en yetkin yöneticilerinden Atıf Yılmaz, Zeki Ökten, Ömer kavur, Erden Kral, Tunç Başaran gibi isimlerle çalıştı. Kış Çiçeği filmindeki performansıyla 33. Antalya Altın Portakal film festivali en iyi yardımcı erkek oyuncusu ödülünü aldı. Adana’dan ayrıldıktan sonra Ankara Sanat tiyatrosu (AST), Ankara Birlik tiyatrosu (ABT), Ankara Sanatevi, Nisa Serezli-Tolga Aşkıner tiyatrolarında önemli rollerde, başarılı performans sergiledi.

Cengiz Sezici’nin en çok sevdiği şeyin adı kendinde saklı. Diğer sevdiği şeyler ve hobiler hep 2.sıradan başlar ve 1.sıradakinin yerini asla alamaz. Diğerlerinden bazıları, araba ve motosiklet kullanmak, ata binmek ve yüzmek.

Cengiz Sezici’nin 40 yılı aşan sanat yaşamına sığdırdığı bazı işlere hep birlikte bakalım: Söz (Sami) – 2018 , Kurtlar Vadisi Pusu – 2014-2015, Kaçak – 2013-2014, Geniş Aile – 2011 – Konuk Oyuncu, Kül ve Ateş 2009, Muro: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine-2008, Yersiz Yurtsuz 2007, Zeynep’in Sekiz Günü 2007, Ver Elini İstanbul – 2005, Kırık Kanatlar – 2005, Aşka Sürgün – 2005, Gülizar – 2004, Bir Aşk Hikayesi – 2004, İki Genç Kız – 2004, Kurşun Yarası – 2003, Emanet – 2002, Hastayım Doktor – 2002, Can Ayşecik – 2000, Bedel – 2000, Ver Elini Kayınço – 2000, Abuzer Kadayıf – 2000, Zilyoner – 1999, Üçüncü Sayfa – 1999, Ayşecik – 1998, Aynalı Tahir – 1998, İlişkiler – 1997, Kış Çiçeği – 1996, Ali / Sakın Arkana Bakma – 1996, Zehra Ana – 1996, Evdekiler – 1995, Sen de Gitme Triandafilis – 1995, Uyuşturucu – 1994, Sessiz Çığlık – 1994, Gece, Melek Ve Bizim Çocuklar – 1993, Rumuz Sev Beni – 1993, İftira – 1993, Issızlığın Ortası – 1991, Siyabend-ü Xece – 1991, Eskici Ve Oğulları – 1990, Kiraz Çiçek Açıyor – 1990, Zavallı – 1990, Çingene – 1989, Kırmızı Gece – 1988, Aşıksın – 1988, Yeter – 1988, 72. Koğuş – 1987, Anayurt Oteli – 1987, Babamız Eğleniyor – 1987, Alnımdaki Bıçak Yarası – 1987, Vurgun – 1987, Fatmagül’ün Suçu Ne – 1986, Çalıkuşu – 1986, Gün Akşam Oldu – 1986, Seher Vakti – 1986, Son Urfalı – 1986, Karanfilli Naciye – 1984, Selvi Boylum Al Yazmalım – 1977

*****

Önceki

Vefat Eden Cengiz Sezici Adana’da defnedilecek

Sonraki

Verjin Şabcı’nın Burgazada Resim Sergisi Açıldı

One Comment

  • Cengiz abi ile Adana’nın Reşatbey mahallesinde tanıştık, kendisinin tabelacı dükkanı vardı yanındakı çırağı ile sipariş üzerine tabela imal ederdi, boş zamanlarımda gidip tabela imal edişini fakat en çok tabelaya o harfleri nasıl itina ile yazdığını izlerdim, sonrasında belki sokakta birlikte futbol maçı yapardık, biz çocuklar için ilginç bir karakter idi çünkü bizim için tuhaf konuşan bir abimizdi ne zaman ciddi ve şaka yaptığını anlayamazdık ama genel olarak çok renkli günlerdi hayatımıza renk katan bir kişilikti.

    Kendisini saygı ve sevgi ile anıyor Allahtan rahmet diliyorum.

Yorum yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Popüler Yazılar