Midenizi Değil, İlişkinizi Besleyin
Harika Ören Yazdı
Karantinada dikkat! ‘’Hayatımızın hiçbir döneminde bu kadar çok topluca evde oturmadık. Midenizi değil, ilişkinizi besleyin’’diyor uzmanlar.
Sağlıklı beslenme, fiziksel ve ruhsal olarak iki çeşittir. Karın doyar, ruh aç kalırsa; insanların, fiziksel sağlıklarının bozulması kaçınılmazdır. Bunu unutmayalım.
10 aydır, evlerimizde ailecek iç içe dışarıya kısıtlı çıkarak yaşamaktayız. Hanımlar bunaldı, yoruldu. Beyler sıkıldı, çaresizleşti. Çocuklar çıldırdı, çıldıracaklar. Çok özel zamanlar yaşamaktayız. Yasaklar canımızı sıksa da bir müddet daha sabretmek zorundayız.
Bu süreçte hem kendimiz hem de partnerimizle olan ilişkimizde ruhsal ve fiziksel dengede kalmamız çok önemli. Uzmanlar, her şey yolundayken bazı sorunların anlaşılamayacağını, bu krizin ilişkiler için bir test olduğunu söylemekteler. Eh yalan da değil hani. Bambaşka bir yaşam tarzının, konservatif- içe dönük bir yaşam sürecinin içindeyiz.
Kanımca, ‘’Krizi fırsata çevirmek ‘’ deyimi işte tam da bu noktada büyük anlam kazanıyor. Sadece midemizi değil, ilişkilerimizi de beslemek gereği ortaya çıkıyor.
Kriz dönemlerinde hepimizin sırtına eklenen yükler, enerjimizi aşağıya çekerken, ruh halimizin bozulması, günlük yaşantıyı sürdürebilmeyi zorlaştırıyor. İster istemez ev içinde herkesi etkileyen bu enerji kaybından kurtulmak gerekiyor. ‘’Söylemesi kolay!’’ Dediğinizi duyar gibiyim. Doğrudur. Yapması biraz emek istiyor.
Sadece ülkemiz değil, Dünya zorlu bir süreçten geçiyor. Covid-19’la sağlık savaşındayız. Psikolojik anlamda motivasyonumuzu yüksek tutmamız, panik yapmadan, kaygıyı en aza indirerek, dinleyerek, öğrenerek, izleyerek akışta kalmak, önlemlere uymak gerekiyor.
Evimizde ortak alanları bu kadar uzun saatler boyunca aile bireyleriyle paylaşmamıştık. Birbirimize geniş alanlar bıraktığımız zamanlar vardı. Biri işte, diğeri okulda, bir diğeri çarşı pazarda; hafta sonları arkadaşlarla toplantılar, iş yemekleri, hanımların günleri, çocukların park ve bahçelerde serbest saatleri vardı. Evde bir araya gelince konuşacak, anlatacak, çözümlenmesi gereken konular vardı. Oysa şimdi rutin dar alanda kısa paslaşmalarla, başbaşalık yaşamaktayız.
Kendimizi sıkışmış, özgürlüğü kısıtlanmış hissederken, ensemizde Covid-19, önümüzü görememenin kaygısını taşımaktayız. İş ve ekonomi dünyası da karıştı. Şahsi kaygılarımızla dolu olan beynimizde kendimizle ilişkimizin bozulduğu dönemde özellikle ikili ilişkilerde, partnerimizle sıkıntılar yaşamamız son derece doğal bir durum. Sağlıklı ilişki-iletişim zora girdi.
Günün 24 saatini, aynı mekanda geçirmeye alışık olmayan beynimizin, ruhsal ve fiziksel anlamda karşıdan gelen en ufak hareketi bile yanlış anlama olasılığı son derece yüksek. Farklı duygular ve kaygılarla özellikle ikili ilişkilerde sorunlar meydana geliyor. Zaten kötü hisseden bireylerin kendilerini tartışma ortamında bulması son derece kolaylaşıyor. Birey enerjisi düştüğü için, beslenemeyen ilişkilerin enerjiside düşüyor. Söylenmemesi gereken sözler, yapılmaması gereken davranışlar, yerli yersiz tepkiler ilişkileri içinden çıkılamaz duruma getirebiliyor.
Bunun için de öncelikle, özeleştiri ve kişisel farkındalık gerekiyor. Kendimizi ne kadar tanıyoruz? Tanıtıyoruz? Ne istiyoruz? Anlatabiliyor muyuz? Yaşam hedeflerimiz nedir? Hayattan ne bekliyoruz? Neleri sevip sevmediğimiz, nasıl mutlu ya da mutsuz olduğumuz çok önemli. Kısaca kendimizi tanımamız gerek. Kısaca önce kendi dengemizi bulup, sağlam basmamız gerek
Çünkü kişi sağlıklı ve dengede olursa etrafındaki kişilere karşı daha anlayışlı, daha sakin, empati yapabilecek bir tutum takınabiliyor. Bunun için kişinin kendiyle baş başa vererek, kendine dışarıdan tarafsız bir gözle bakarak, yaşam sürecini süzgeçten geçirerek; kendi gerçekleriyle samimi olarak yüzleşmesi kaçınılmaz oluyor.
Birbirimize her zamankinden daha fazla destek olmaya, sevmeye, anlayışa ihtiyacımız var.
Evde kaldığımız bu zorunlu süreci bir ceza olarak algılamak yerine, derin nefes alıp bir durup düşünmek, kendimiz ve aile içi ilişkilerimizi yeniden değerlendirerek; ebeveynler ve ebeveynlerle çocuklar arasında kurulacak yeni köprüler yaratmak için verilmiş bir fırsat, hediye zaman dilimi olarak görmek, bunun için çabalamak gerekiyor.
Zaman su gibi akıyor ve geri almak mümkün değil, unutmayalım. Ruhsal ve fiziksel dengemizi sağlayarak; her şeyin geçici olduğunun farkında, yaşadığımız andan keyif almak, enerjimizi yüksek tutmak sadece ve sadece bizim elimizde.
Sadece midemizi değil, ilişkimizi de beslemeyi unutmayalım. 6 Aralık 2020 İzmit
*****