İstanbul’un Renkli Altın Kadehleri

İstanbul’un Renkli Altın Kadehleri

Harika Ören Yazdı

İlkbahar güzel mevsimdir. Uyanıştır. Yenilenmedir. Taze başlangıçların mevsimidir. İlkbahar mor sümbüller, sapsarı mimozalar, pembe erguvanlar ve rengarenk lalelerle gelir. İlkbahar bir başka güzeldir dersem, üzerine söz söylenir mi?

Ne demiş Süleyman Daşdağ; “Bir güzellik var rengarenk insanlarda./Çünkü bahar var bu sabah İstanbul’da. Bahar ayları ülkemin her yöresinde ayrı güzellikte yaşanır da ben de ‘’İstanbul’da bir başka yaşanır’’ diyenlerdenim.

Nisan başında aceleci mimozalar güneşi kıskandıran sarı renkleriyle aniden beliriverir. Erguvanlar, kuru dallardan pembe öbekler halinde patlar. Boğaz kıyılarını çiçekleriyle kolye gibi sarıverirler. Mavi gökyüzüne doğru uzanan dallarıyla her iki kıyıyı alabildiğine pembe-mor renklere boyarlar ve bahar şenliği başlar. Derken, güneşin ısıttığı, rüzgarın ürperttiği Nisan’la birlikte İstanbul’un renkli altın kadehleri, Sultanahmet’ten, Emirgan’a uzanırlar. Arsız ve bir o kadar rengarenk laleler , Mayıs ayı sonuna doğru ömürlerini tamamlarlar.

Sonbahar’da İlkbahar da bu şehirde baharlar kısadır. Kimi zaman yarısı yağmur, yarısı kış olur. Metropolün yoğun iş ve trafik karmaşasında, güneşli günleri yakalamak, fırsat yaratmak, tükenmeden anı yaşamak pek de kolay değildir.

2020 İlkbahar’ı yine mevsimi renkli altın kadehlerden bizlere sunmakta ama bu kez kana kana içemiyoruz. Tadına varamıyoruz. Güzel havaların keyfini renklerle enerjiye dönüştüremiyoruz. Oysa laleler umut vaat ediyor. Yaşam sevincini bir kez daha yakalayalım diye.

Peygamberimizin işareti Fatih Sultan Mehmet’in rüyalarının şehri İstanbul aslında bir gül şehridir. Fatih’in “İslâmbol’u açıp gülzâr yapmak” niyeti gerçekleşince; muhteşem korularıyla çeşitli ağaçları konuk eden cennet İstanbul ‘a çok miktarda gül çeşitleri ekilir. Hoş kokulu güller, köşklerin, yalıların, konakların ve padişahın has bahçelerinin vazgeçilmez çiçekleri olurlar.

Türk Kültür ve Edebiyatı’nda gülün etkisi keskindir. Gül, aşk demektir. Parfümün olmadığı zamanlarda, banyo sonrası gül yaprağı serili çarşaflara sarılan hanımlar, mis gibi ten kokularını böyle elde ederler. Salonlarda vazolarda her gün suları tazelenen güllerin mis kokuları salınır.

Sinan Karakaş ‘’ Ay kıskanır gül yüzünü, yıldızlar sana yaklaşır,/Bülbüller gülü bırakmış, senin kokunla dolaşır,/Dallar bile uzanmışlar, görmek için pencerene,/Bağımlılık yapmaktasın, her gören sana alışır’’ mısralarıyla gül kokulu hatunlara öykünür.

Ve derken Lale Gü’le rakip olur. Öyle ki Osmanlı’da bir devre ismini verir. Lâleler 16-18. Yüzyıl arasında İstanbul’u ele geçirirler. Lale Devri, konakların, yalıların, köşklerin bahçelerinde güllerin yanına yerleşiverir. Öyle ki bahçesinde Lâle yetiştirmeyenler insanların ayıplanır, dile düşerler.

Lale desenleri, Gül desenlerinin yanında çini süslemelerde, dokumalarda bezeme olarak da yerini alır. Padişahların lalelere olan düşkünlüğüyle 17. Yüzyılda Lale soğanlarının karaborsa satıldığı bilinir. Kağıthane, Sadabad yalısındaki Lale Devri şölenleri ağdalı anlatımlarla, kitaplarda yer bulur.

İstanbul 2018 İlkbahar’ında güzel bir organizasyonla, şehrin çeşitli ilçelerinde uygun alanları, park ve bahçeleri, yol kenarlarındaki çiçek tarhlarını rengarenk lalelerle donatmıştı. Sultanahmet Meydanı, Emirgan Korusu, Gülhane Parkı, Büyük Çamlıca Korusu ve Göztepe 60. Yıl Parkı’nda Lale Festivali şenliklerle kutlanmıştı. İstanbul’un parkları, bahçeleri, şehir içindeki çiçek tarhlarına sere serpe yayılan renkli altın kadehler, İstanbullunun beğenisiyle fotoğraflarda yerlerini almıştı.

13. Lale Festivali dolayısıyla şehre 30 milyon Lale dikilmiş; 125 ayrı türde yerli tohum tüm şehre yayılmış; gökkuşağı gökyüzünden yeryüzüne davet edilmiş gibiydi. Festivalin sürprizi, Sultanahmet Meydanı’nda yer alan 1734 metrelik canlı Lale Halısı olmuştu. Muhteşem canlı halı, İstanbul’un Fethi’nin 565. Yıldönümü sebebiyle 565 bin lalenin ekimiyle hazırlanmıştı.

İstanbul’da ilkbaharlar bir başka yaşanırdı. Doğa da yürüyüşler başlar; insanlar, parklara, sahillere taşar; hafta sonları aileleriyle çimlerin üzerine, ağaçların altına yayılır, piknik yaparlardı.

Bahar’ın ve İstanbul’un simgesi Renkli Altın Kadehler kısa ömürlerini tüketirken, bize bir göz kırpar ve geçer giderlerken; ‘’Hadi anı yakalayalım. Altın Kadehler arasında hoş sohbetli yürüyüşler başlasın.’’ Diyemiyorum. Covid-19 etkisini biraz olsun yitirmişse de insan avı bitmiş değil.

2020 İlkbaharı’nda laleler saksılarda, bizler balkon ya da teraslarımızda, şanslı olanlar bahçelerinde… A! Evet unuttum; kendini bilmeyenler AVM alışverişlerinde… Covid-19 ile farklı bir yaşam deneyimliyoruz.

*****

Önceki

Sanal Ortamda Geziyoruz; Savarona Yatı

Sonraki

Reha Tanör’den “Levrek Buğulama da İstemeyin Ama”

Yorum yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Popüler Yazılar