Doğum Yıldönümünde Attilâ İlhan…

M. Demirel Babacanoğlu Yazdı

Onu TV’de izlerken yüzünü, saçını, gözlerini, şapkasını gözlerdim. Tunç gibi durur, bakardı, kararlı bir sesle konuşurdu.

Son yıllarda TRT 2 ve Kanaltürk’te izlence sunardı, Cumhuriyet’te yazılar yazardı. Yazılarının çoğunu kesmiş belgeliğime yerleştirmişimdir.

O bir Kemalist’ti, ödün vermezdi bundan. Bakınız l948, Varlık dergisinde yayınlanan ‘Mustafa Kemal’ adlı şiirinde (Atatürk Şiirleri, TDK yayını, 3.bsk., l98l, Ank.) şöyle diyor:

“-Dağ başını efkar almış,

Gümüş dere durmaz akar.-

Gözyaşından kana kesmiş gözlerim

Ben ağlarım. Çayır ağlar, çimen ağlar

****

“Yaptıklarını yıkıyorlar Mustafa Kemal!

Hani bir vakitler, Kubilay’ı kestiler.

Çün buyurdun! Kesenleri astılar,

Sen uyudun asılanlar dirildi

Mustafa’m! Mustafa Kemal’im”

O günden bugüne ışık tutuyor Attilâ İlhan.

Bugün daha çok yıkıyorlar!

15.06.1925’te İzmir Menemen’de doğmuştu. Seksen yıllık ömre, şiirini, romanını, öyküsünü, sevgisini, sevdasını, iyisini, kötüsünü sığdırmıştı. Esin veriyordu Kemalistlere, şairlere

Sayrıydı. Kanlıca’daki evinde yatıyordu. 10 Ekim 2005 günü saat 22.15’te yüreği duruverdi. Acı haber sevenlerinin yüreğinde iz bıraktı.

Hep genç kaldı. Dünü, bugünü ve geleceği gösterdi bize. Her gencin defterinde onun şiirlerinden örnekler vardır. O bizim kuşağın şairiydi.

Köy Enstitüsünü’nün süreri olan Düziçi İlköğretmen Okulu’nda okurken onun şiirleriyle tanışmıştım. ‘Parakan’ adlı şiirimde ondan bir yansımalar görülebilir.

O,

“ben sana mecburum bilemezsin

adını mıh gibi aklımda tutuyorum

büyüdükçe büyüyor bilemezsin

içimi seninle ısıtıyorum”

(…) diyordu.

Ben,

“suratımdan kan boşandı parakan

burnumdan utanmadan

ayakkabımı boyatmaya mecburum”

(…) diyordum.

Bu şiirim, Sıvas’ta yayınlanan ‘SU’ dergisinde (Haziran l965/32. s.) yayınlanmıştı. Edebiyat Öğretmeni/Okul Müdürümüz Rahmi Dönmez içtenliğiyle beni tebrik etmişti. Yıllar sonra bu şiirimin adını taşıyan Parakan, adlı kitabım kitabım (Ufuk Yayınevi,1990, Adana) yayınlandı, çok da ilgi gördü.

‘Para’ ve ‘kan’ sözcüklerinden oluşturmuştum. ‘Para’, anamalı, ‘kan’, emeği temsil ediyor. Sömürü düzenini anlatmaya çalışıyor. Yani ‘kapitalizm’i.

Onun şiirlerinin birçoğunu ezbere bilirdik. En çok okuduğumuz şiirler şunlardı: ‘Makasçı Rızayım, Ben Sana Mecburum, Pia (…).

“makasçı rızayım ne bellendin ki ağabey

cehennem kaymış döşüme

içim dışım ateşte”

(…)

Makasçı Rıza’yı görür gibi olurduk. Elinde kırmızı yeşil bayrak,/fener olurdu, yol açardı, yol verirdi trenlere. Gecesi gündüzü yoktu, iğneden ipliği ıslanırdı yağmurlarda…

‘Pia’

“ne olur kim olduğunu bilsem pia’nın

ellerini bir tutsam ölsem

böyle uzak uzak seslenmese

ben bir şehre gittiğim vakit

o başka bir şehre gitmese

otelleri bomboş bulmasam”

Bizim de sevgililerimiz vardı, ‘Pia’nın yerine onun adını koyardık. Sevgililerimiz duysun diye seslendirirdik ‘Pia’yı. Bazen de korodan okurduk

Onun ünlü şiirlerinden biri de ‘Aysel Git Başımdan’.

“aysel git başımdan ben sana göre değilim

ölümüm birden olacak seziyorum

hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

aysel git başımdan istemiyorum

benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün”

Doğrusu ‘birden’ oldu ölümü. Gençti, 80. yılın baharındaydı, ama ölüm dinlemedi . Sinsi yıkıcı bir biçimde geldi, aldı onu.

Onun ilk kitabı “Duvar” kendi olanaklarıyla 1948’de basılmış. Öğrenciyken, ikinci baskısıyla (Dost Y., 1959, Ank.) tanışmıştım. Kitabın içinde yer alan şiirler, Çukurova Kurtuluş Savaşı’nın Gavurdağı bölümünü vermektedir, “cebbar oğlu mehemed” adıyla. Bu şiir; 1946’da CHP’nin açtığı şiir yarışmasında ikincilik ödülü almış.

Ondan kısa bir alıntı:

“başınızdan duman eksilmesin gavurdağları

siz hikayet eylediniz bana

bahçe kazasının kaman köyünden

cebbar oğlu mehemed’in hikayesini

yılların ötesinden şöyle bir seyran edelim

bir avuç toprağıma çöreklenmek için

yürümüş selamsız sabahsız

destursuz girmiş memleketime

yedi çeşit frenk askeri

(…)

çocuklar gülmemiş artık

sessiz sessiz ağlamış analar

oduna giderken vurulmuş

ve yahut harman yerinde

avuçları buğday kokan delikanlılar

(…)

cebbar oğlu mehemed fransıza silah çekmiş

hür yaşamak uğruna

ırz uğruna namus uğruna

(…)

hemen mevzie sokuldu mehemmed

yanı başında durdu ve gerisinde süleyman

çeteler yer tutup pusu kurdular

kanlı geçit boyuna

düşman yaklaşırken kaman köyüne

beklemeden yaylım ateş açıldı

mermi kurşun yağmur gibi saçıldı

ilk seferde on beş kişi vurdular

(…)

Gerisini siz kitaptan okuyunuz.

Attilâ İlhan dünyamızda değil artık.

Doğum gününde, sevgiyle saygıyla anıyoruz onu.

*****

Önceki

Turgutreis Sanatçılar Sokağı Sanat Dolu

Sonraki

1 Temmuz 2020 Çarşamba “Açıkhava Konserleri İstanbul”

Yorum yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Popüler Yazılar