“Yarım Yüz Yıldan Şiirler”

Okuduğum Kitaplardan:

“Yarım Yüz Yıldan Şiirler”

M. Demirel Babacanoğlu Yazdı

 

Bana imzalı çok kitap gelir, satın aldıklarımı, dergileri eklersek hepsini okumaya yetişemem. Söz konusu yetişemeyişim üzer beni. Hiçbir şeyle uğraşmasam, hep okusam dediğim çok olmuştur… Ama olmaz ki, yaşamın içinde uğraşacak o kadar çok şey var ki…

Sözü uzatmadan, özetle; YARIM YÜZYILDAN ŞİİRLER kitabından söz edelim.

Ataol Behramoğlu, Yarım Yüzyıldan Şiirler, 296 s., Tekin Yayınevi, 3. Baskı. 2017/ 14 bölüm, 1959’dan 2003’e yazılmış şiirlerden seçilmiş 114 şiirden oluşuyor. 206 sayfası şiirleri, 90 sayfası fotoğrafları kapsıyor. Bilindiği gibi Behramoğlu ünlü şairlerimizden biri. Şiirlerini, beğenerek, severek okudum., işte onlardan dördü:

“Amcam Şair Ben Şair- Gidip şarap almalı beş kuruşluk da fülüt/ İçip içip sonra da bir güzel ağlamalı/ Topal Ulviye var ya, hani gecekondulu/ Genelevin üstüne şıp diye damlamalı// Aktarın karısından umutlar kesik artık/ Beyaz bi laf söylense memeler otuz iki/ Kolları bileklerden dirseğe bilezikli// Bu dünyada ya adam olmalı ya da zengin/ Amcamsa sabah sabah burnu çay bardağında/ Ha babam şiir yazar şu cennet vatanına/ Tam gülesim gelecek, pır… sekiz on güvercin”(s. 32)

“Bir Çocuğu Layık Olmak- Çoğumuz yetişkin yaşlılarımızdır aslında/ Katı, güvensiz, kibirli…/ Çocuklar yaşar yanı başımızda/ Gizlice koruyarak güzelim bir sevgiyi// Narin bir duygudur taşar içlerinden/ Karşılıksız henüz ve hazır bağışlamaya/ Soralım kendi kendimize bazen:/ Layık mıyız çocuklarımıza?”(s. 92)

“Görüşme Günü- Çocuğumla demir bir parmaklık konuldu aramıza/ İki buçuk yaşındaki çocuğumla// Ulaşmak istedi bana çocuğum/ Kafese çarpan bir kuş duygusuyla// Çocuğumla tel örgüler konuldu aramıza/ Kalın tel örgüler iki sıra// ‘Saklanma baba’ dedi çocuğum/ Sitemle çırpınan bir bakışla…/ Çocuğumla bir uçurum konuldu aramıza/ Sevinci nefretten kesin çizgilerle ayıran uçurum// Ve ben aptal gibi hâlâ/ ‘Bu denli kötü olunamaz’ diye düşünüyorum…”(s. 112)

“Geçen- Hepsi de değmeden geçer bana/ Rüyalar, hülyalar içinde kızlar/ Kapanmışlar kendi kabuklarına/ Kendi derin sularındalar// Bakışmalar hüzün getirir/ Uçurur etekleri rüzgâr/ Karışır birbirine/ Anılar düşler bulutlar// Esriklikten gönül kırıklığına/ Döner durur tutkunun ibresi/ Gecenin kuytularına/ Sürükler ruhum beni// Ve çoktan unutulmuş bir makamda/ Başlar şarkısını söylemeye aşk/ Ve çalar kapımı ısrarla/ Çok fazla gecikmiş olarak”(s. 182)

*****

Önceki

Ayşe Takı’da “Balığa Çıkıyoruz”

Sonraki

13Haziran Çarşamba İstanbul&Ramazan

Yorum yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Popüler Yazılar