Türk Dünyası Ressamları Resim Çalıştayı
M. Demirel Babacanoğlu Yazdı
Bizim büyük kentin büyük başkanı Hüseyin Sözlü’yü, özellikle de kültür sanat girişiminde yakalamak kolay değil. Türk Dünyasından (Arnavutluk, Azerbaycan, Bosna Hersek, Bulgaristan, Çuvaşistan, Dağıstan, Hırvatistan, Gagauz, Gürcistan, Irak, İran, Kabartay Balkar, Karatay, Kazakistan, Kırgızistan, Kosava, Kuzey Kıbrıs, Macaristan, Moğolistan, Nahçivan, Özbekistan, Rusya, Sırbistan, Tataristan, Türkmenistan, Yunanistan, Ural, Uygur Özerk Bölgesi, Yakutistan, Nogay, Osetya, Türkiye) yüz kadar ressamı davet etmiş Adana’ya. Yöneticiliğini Prof. Dr. Birsen Çeken, Doç. Dr. Gültekin Akengin’in yaptığı 2. Uluslararası Türk Dünyası Sanat Çalıştayı, Büyükşehir Belediyesi 75. Yıl Sanat Galerisi’nde (22-31 Ocak 2018) gerçekleştirildi.
Ressamlar, galeri salonuna dolmuşlar, karıncalar gibi çalışıyorlar. Çukurova’nın doğasal, tarihsel, kültürel değerlerini canlandırıyorlar. Bir ressam nasıl çalışır, nasıl tablo oluşturur? Örneklerini veriyorlar. Meraklılar izliyor, basın fotoğraflarını, videolarını çekiyor… Bir köşede çaycı görevliler çalıştaycılara, konuklara çay yetiştiriyor.
İzliyorum çalışmaları:
At üstünde bir gelini çiziyor bir ressam. At, görkemiyle, gelin güzelliğiyle çıkıyor fırçadan capcanlı. Bir ressam da bitirmiş işini, dingin bakıyor tablosuna. Mavi, kahve renk ve tonlarıyla bezemiş görüntülerini. Doğanın ortasında insanlar bakışlarıyla süzüyor her şeyi…
Başka bir ressam da Türk geleneklerine göre giyinmiş bir gelin bir damat duruşunu betimliyor, anımsatıyor geçmiş zamanları.
Aaaaa iki çocuk fırçalar elinde, tuvaller önünde ressamlardan geri kalmıyorlar, o kadar yoğunlaşmışlar ki dışarıyı duymuyorlar bile…
Bu ressam da Varda (Alman) Köprüsü’nü betimliyor. Pembe gri rengin tonları ressamın elinde, tablonun üstünde oynaşıyor. Derin bir kanyon üstünde ortaya çıkıyor köprü… Ressamlara, yazıncılara konu oluyor. Yakından uzaktan gelenler Hacıkırı’da, izliyorlar köprüyü. Unutulmaz imreni uyandırıyor…
Bakınız bayan ressama, Türkmen gelini başı, baş örtüsünü, alnına sıralanmış peneslerini, yüzündeki elma rengini nasıl da somut betimlemiş. Durup bakıyorsun, bir daha bakıyorsun… İnsanın elini uzatıp gül deresi geliyor… Hemen yanında yaşlıca bir ressam Türk gelininin minyatürünü noktasal daireler, zincirlemele halkalar, dikdörtgen karelerle betimliyor…
Genç bir ressamsa yoğunlaşmış tablosunun üzerinde; eski bir mahallenin eski bir sokağını, evlerini, evlerin inceliklerini çizimliyor, renklendiriyor, canlandırıyor, bakmaktan alamıyorsunuz kendinizi. İşte genç, esmer bir ressam da yoğunlaşmış tuvalin üstünde, dış-iç dünyadan algılarla, fırça, renk, düşünce iç içe geçmiş resme dönüşüyor…
Orta yaşlarda bir ressam da, Adana Merkez camisini çiziyor, renklendiriyor fırçasıyla… Seyhan Irmağı kalkmış ayağa izliyor camiyi…
Bitirilmiş çok renkli tablolar, fırçalar, boyalar, masalar, sandalyeler aralarında yürüyen, durup söyleşen insanlar.. toplu bir çalışmanın ortasındalar… Ressamlar arasında yaşamak ne güzel…
*****