Sabri Şenevi Sineması
M. Demirel Babacanoğlu Yazdı
Adana sinemaların beşiği, şenliğiydi.
Sinema oyuncuları gelip giderdi. Bunların çoğu Adanalıydı. Yılmaz Güney, Demir Karahan, Melek Görgün, Hicran Işık, Ali Şen, İhsan Yüce, Salih Güney, Bilal İnci…
Gündüzden hazırlanır sinemaseverler, akşamları sinemaya koşarlardı. Nerdeyse her sokakta bir sinema vardı. Şimdi adlarını saymak bile zor. Yeni Sinema, Çamlı Sineması, Lüks Sineması, Çelik Sinema, Nur Sineması, Tan Sineması, Asri Sineması, Ünal Sineması, Erciyes Sineması, Alsaray Sineması, Arı Sineması, Arzu Sineması, daha niceleri…
Alsaray’a, şalvarlı, kirli giyinekli alınmazdı. Sinemaların önü dolar taşardı. Hangi sinemada hangi film oynuyor öğrenilirdi. Önceden bilet alınır, vakti geldi mi, ailecek, kümeler halinde, gruplar halinde, ya da bireysel gidilirdi. Varlıklı olanlar localarda yer alırdı. Çıt çıkmazdı. Özellikle sevgililer, nişanlılar sinemada buluşurdu.
Adana Altınkoza Film Festivali 1969 kuruldu, varlığını koruyor… Canlılık getiriyor Adana’ya. Sinema oyuncuları, galalara geliyor, tanışıyor izleyicilerle, güç kazanıyor… Ekonomi güçleniyor.
Televizyon çıktı, sinemaların sayısı azaldı.
Müşteri çekebilmek için erotik film oynatmaya başladı sinemalar. Sonra onların etkisi oldukça düştü; çekildiler. Yeni anlayışla, yeni filmler çekildi, yeni sinemalar açıldı. Sinema zevki değişti. Evlerde TV’den, çarşıda sinemalardan yeni anlayışla çevrilen filmler izlenmeye başlandı.
Alidede Mahallesi‘nde; 01 Ocak 1958’de bir çocuk doğdu; Sabri adı verildi ona. Babası tenekeciydi, onun çırağı kalfası oldu, tenekecilik öğrendi. 29 Ekim İlkokulu’nu bitirdi. Sinemacılığa merak sardı.
1964 yılıydı, bir gün babası, annesini, kendini, Dörtyol tarafında bulunan Çamlı Sinemaya götürdü. Tarzanın Zaferi oynuyordu. Tarzanın bağırması, daldan dala atlaması onu çok etkiledi. Sinemaya merakı iyice arttı.
Şöyle anlatıyor o günleri:
Sinemaların önüne giderdik, özellikle, Sucuzade Mahallesinde Lüks, Çelik sinemaları önünde Tommisk, Teksas gibi çizgi romanlar okur, satardık. Parasıyla sinemaya giderdik. Paramız olmadığı zamanlarda ise aradan kaçar girerdik. Ya da grup halinde gelenlere söylerdik, yanlarında bizi sinemaya alırlardı.
Lüks Sineması yabancı film oynatırdı, yerli film oynatmazdı. Bir aile geldi mi, beni de yanlarında sinemaya almalarını söylerdim, mantosunun arasına alırdı beni, sinemaya öyle geçerdim.
Bir gün, Bit Pazarı’nda film çekiyorlardı. Amcamın da burada dükkanı vardı. Eski eşyalar alıp satıyordu. Yanındaydım. Yılmaz Güney’i gördüm, şaşırdım. Omzunda eski somya taşıyordu. Bu sırada çocuğun biri karpuz kabuğu attı önüne. Yılmaz Güney omzundan attı somyayı, sinirlendi, çocuk kaçtı, bir şey yapamadı. Film çekerlermiş. Davet ettik, geldi yanımıza, oturdu, tanıştık, çay söyledik, içti. Memnun oldu…
Sinema izlemeyi severdim. Onun Korkusuzlar filmini izledim. Bu filmde Cahide Sonku oynuyordu. Koza Oteli’ne gelmişlerdi gördüm. 1969 Altın Koza Film Festivali’nde ödül aldı. Fatma Girik de vardı. Yılmaz Güney’in en çok beğendiğim filmi Umut Filmi oldu. Bu filmi yasaklandı. Sonradan yasak kaldırıldı.
Kendimi filmlere vermiştim. Çelik, Lüks Sinemalarında, kopan, kesilen film şeritlerini Kanlı Fabrika yakınında bulunan çöplüğe atarlardı. Biz de gider toplardık. Eve getirir kesikleri birbirine yapıştırırdım. Bunları su dolu sürahiye tutardım, büyültürdü. Çöpten bulduğum ampulün içine su doldurdum mukava kutuya yerleştirdim. Masa üstüne koydum ayna ile güneş ışığını ampule yansıttım, kesiklerdeki biçimlemeler göründü.
Afişlerin arkası boştu, beyazdı, perde yaptım onlardan. Filmleri oynattım. Arkadaşlar, komşular geldiler, izlediler…aferin dediler, sende iş var dediler. Bu benim ilk sinema denememdi…
Çelik, Lüks sinemalarında yer göstericiliği (teşrifatçılık) yaptım. Gazoz, eğlence/çekirdek sattım. Gazozlar çok soğuktu, açınca çok patlardı. 32 dişe keman çaldırıyor derdim, hemen alırlardı. Getir dokuz kişiye bir gazoz, al yüz para, ver beş kuruş diyenler olurdu.
Babam, eğrilmiş, yamulmuş film makaralarını doğrulturdu, ben götürüp sinemaya teslim ediyordum. Bu sırada, makinistin yanında duruyordum, çalışmaları izliyordum, kopan filmlerin yapıştırılmasına yardımcı oluyordum. Makinist, çalışmalarımı görünce gel sen bana yardımcı ol dedi, bende evden izin alıp gelip yardımcı oldum. Böylece sinema makinesini çalıştırmayı öğrendim, makinist oldum. Arzu Sineması’nda makinistlik yaptım.
Makineler dijitale (Sayısala) dönünce eski makineler kullanılmaz oldu. Hurdaya çıkarıldı. Ben sinemalardan bu makineleri satın aldım. Hatta Anamur’a gittim, Osman Karayel‘den eski bir makineyi satın aldım.
Bende 35’lik beş tane, 16’lık dört tane; 8’lik beş tane makine bulunmaktadır…
Evi tamir ettirdim. Sinema için perdeleri yerleştirdim, makineleri düzenledim, oldu sinema evi.
Adını, Sabri Şenevi koydum.
Sinema’mda film oynatmaya başladım. Komşular geliyor, arkadaşlar geliyor, tez yapmak isteyen öğrenciler geliyor, gazeteciler geliyor, ilgililer geliyor, izliyorlar filmleri…
Öğrenciler bilgi aldılar, tez yaptılar sınıflarını geçtiler, mezun oldular.
Yaşam öykümü de anlatayım size:
Alidede Mahallesi 2950 Sok. No 26 nolu evimizde (Seyhan-Adana.) 01 Ocak 1958’de doğdum.
29 Ekim İlkokulu’nu bitirdim. Başka bir okula gitmedim. Evlenmedim. Sinemayla evliyim. Aileden kimse kalmadı.
İsteyen dileyen gelip filmleri parasız izleyebilir. Para almıyorum hiç kimseden, insan kazanıyorum. Benim için para önemli değil. Babam sol cebine para koyma derdi. Paranın kiri kalbine geçer, iyi olmaz diye öğüt verirdi. O yüzden sol cebim boştur benim.
Sinemasız hayat çok bayat. Hayat bir dondurma gibidir, erimeden tadını çıkarmaya bakmalı.
Sinema oyuncularından Türkan Şoray, Bahar Öztan, Suna Yıldızoğlu, İhsan Gedik, Yılmaz Köksal, Nuri Alço, Yılmaz Şerif, Hülya Koçyiğit, Selda Alkor… ile görüştüm. Yüzüncü Yıl Doğa Koleji’ne , bir konferans için gelmişlerdi. Orada görüştük, tanıştık, konuştuk. Önce benimle ilgili belgesel çektiler. Sinema, serüvenimi anlattım, memnun oldular. Benimle yapılan söyleşiyi belgesele eklediler. Yüreğirde Optimum’un bir salonuna Türken Şoray adını verdiler. Verilmemiş mektuplar filmi gösterimini yaptılar, bendeki afişleri astım, filmi birlikte izledik.
Tarsus-Çiçekli Köyü’nde, Büyükşehir belediyesi gözetiminde bir pamuk tohumuna Türkan Şoray adı verildi. Tarsus belediyesi de oradaydı. Ben yanına gittim, tebrik ettim, çok güzel karşıladılar beni. Filmlerini sinema evine getirdim.
Yılmaz Köksal, Sevdaya Kurşun İşlemez filmini çekiyordu, biz de katıldık, figüran oynadık. O sırada yağmur yağdı, bir kahveye geçtik; kavga sahnesini oynadık…
Bahar Öztan geldi, ayaklı çiçek yaptırdım ona. Doktor Civanım filmini seyrettik. Engin Çağlar da ilk filmi Öksüz’ü burada sundu. Zap Suyu’n da Fatma Girik oynuyordu, onu da izledik. Gördüğünüz bunca afişleri 60 yılda topladım.
–Evet, çok güzel anlattın Sabri Bey, çok sağol, Teşekkür ederim. Başarılarının sürmesini dilerim.
-Ne demek, ben teşekkür ederim, yine gel,
Aralık 2023; Adana
…
Sabri Şenevi Sineması; Alidede Mah. 2950 Sok. No: 26, Seyhan/ Adana
***