
Çocukluğumun Bayramları
M. Demirel Babacanoğlu Yazdı
Bizim yörede biz çocuklar bayramı dört gözle beklerdik. Ancak o zaman yeni bir şeyimiz olurdu. Çoğumuz ayak yalın gezerdik. Onun için bize ayakkabı alınması en büyük mutluluğumuz olurdu. Arife gününü bayram gününe bağlayan gece ayakkabıyla uyurduk.
Sabah olunca kocaman sevinçler yaşardık. Ayağımızda yeni ayakkabı, üstümüzde yeni giysiler camiye koşardık. Namazdan çıkışta cami avlusunda herkes bayramlaşırdı. Pekmezle yapılmış tereyağlı küncülü un helvası dağıtılırdı. Bayılırdık tadına.
Eve koşar, varırdık. Dedemizin, ninemizin, anamızın, babamızın, ağabeyimizin, ablamızın ellerini öperdik. Onlar başımızı okşar, yüzlerimizden öper, bağırlarına basarlardı bizi. Bundan doyulmaz duygular alırdık.
Bayram kahvaltısı da bir başkaydı. Hep birlikte sofraya otururduk. Lepe (bulgur) çorbası içer, bayram çöreği yerdik, (Çay bilinmezdi!). Sonra komşulara, akrabalara giderdik. Büyüklerimizin ellerinden öperdik. Çörek ikram ederler, bahşiş verirlerdi. Sevinirdik.
Halk zengin değildi ama evinde sütü yoğurdu, yağı, yumurtası, pekmezi, reçeli, kuru üzümü, unu, bulguru, döğmesi, eriştesi, tarhanası, çökeleği, peyniri, tavuğu, atı eşeği ineği, öküzü, danası, sebzesi, üzümü, elması, armudu, ekini, pamuğu vardı.
Yoksula, muhtaca yardım reklam edilerek yapılmazdı. Veren el ile, alan el arasında kalırdı bu işlem. Aç gözlü zenginlik geleneği bozdu. Yardımlarını yazınsal, görsel basında reklam ettiler. Veren el ile, alan el açığa çıktı… Örselendi iç duygular…
Basında çıplak ayaklı öğrencilerin fotoğrafları yer aldı. Bir belediye başkanı çocuklara ayakkabı, giysi dağıtırken görülüyor.
Hani veren el ile, alan el bilinmeyecekti?
O eski bayramların tadı unutulmuyor.
Tatlı bayramlar, bereketli günler dilerim.
01 Mayıs 2022, Adana
*****