Babacanoğlu’ndan Öykü “İŞ YAPMA YAŞI”
M. Demirel Babacanoğlu Yazdı
“İŞ YAPMA YAŞI”
Motorlu araçların bulunmadığı dönemlerde, insanlar ; bir yerden bir yere, at, eşek, deve, at arabası, kağnı gibi araçlarla, ya da yaya olarak giderlerdi.
İşte böyle bir dönemde, adamın biri, bir gün bir dostuyla görüşmek için uzak bir köye yürüyerek gidiyormuş. Giderken dağlardan, ovalardan, büklerden, bellerden, çapraşık, karmaşık yollardan yolaklardan geçiyormuş. Yolunun üstünde bir mezarlık görmüş. Mezar taşlarındaki yazılar ilgisini çekmiş. Okumuş ; şöyle yazıyormuş.
“Altı ay yaşadı öldü, bir yıl yaşadı öldü, üç yıl yaşadı öldü, beş yıl yaşadı öldü, on yıl yaşadı öldü, on beş yıl yaşadı, on altı yıl yaşadı öldü.”
Bundan sonraki yaşlarda ölen yokmuş.
Adam, hayret etmiş. “Hiç böyle bir şey olur mu” diye geçirmiş içinden. Mezar taşlarını döne döne yeniden yeniden okumuş. Hayret! On altı yıldan fazla yaşayan yok. Düşünekalmış!
Düşüne, taşına, kaşına düşmüş yola yeniden. Yolunun üstündeki bir köye sapmış. Buyur etmiş köylüler. Biz de konuk bekliyorduk demişler. Selamlaşıp, hoş-beş etmişler. Bu sırada adam iyice şaşkın olmuş! Sağına bakmış, soluna bakmış; her yaştan insan var bu köyde. Kimi kırk, kimi elli, kimi yetmiş, kimi doksan, kimi yüz. Köylüler, adamın yüzündeki şaşkınlığı görmüşler. Niye şaşkın bu adam diye düşünmüşler. Merak edip sormuşlar.
“Ne oluyor, ne var, ne bu şaşkınlık?”
Adam,
“Yok bir şey” demiş. “Öyle!”
Köylüler, “Var varrr!” demişler.
Adam,
“Evet var” demiş. Şurda yolun üstünde bulunan mezarlık sizin köyün mezarlığı değil mi?” diye sormuş.
Köylüler,
“Eveeeet” demiş, “bizim köyün mezarlığı. Ne oldu, neden sordun?”
Adam,
“Bir şey çok ilgimi çekti. Mezar taşlarındaki yazıları okudum” der demez, adımın sözünü beklemeden;
“Eeeeeeeee?” demiş köylüler.
Adam,
“Evetlenmeyin, anlatacağım! Esi şu; altı ay, bir yıl, üç yıl, beş yıl, on yıl, on beş yıl, on altı yıl yaşadı, öldü yazıyor taşların üzerinde; görüyorum ki burada her yaştan insan var. Hatta yüz yaşını geçen bile var aranızda. Bu durum, mezar taşlarında yazılı olanlarla uyuşmuyor. Neden böyle oluyur? Küçük yaşlarda mı ölüyor sizin köylüler?”
Bu kez köylüler şaşırıp durmuşlar, sonra;
“Haaaaa” demişler, “o mu?”
“Evet o?”
Açıklamaya başlamışlar,
“Yoook” demişler. “Mezar taşlarında gösterilen yaşlar, o ölmüş olan insanların dünyada kalma yaşları değil, dünyada yararlı, güzel, iyi, sağlam… iş yapma yaşlarıdır” demişler.
Adam biraz düşünmüş,
“Çok güzel, anladım” demiş. Biraz daha açar mısınız?
Köylüler teşekkür etmişler,
“Bak kardeşim, senin dediğin gibi biraz daha açalım yazılanları” demişler, açıklamayla başlamışlar:
“İnsan dünyaya ne için gelir? İnsan olmak için. İnsan olmak için de yararlı, güzel, iyi, sağlam… iş yapmak gerekli. Bütün varlıkları, yani insanı, maymunu, taşı, toprağı, ağacı, börtü böceği, hayvanı, havayı, suyu, kuşu, karıncayı seveceksin, paylaşmayı bileceksin, tüm varlıklara hizmet vereceksin, barış içinde olacaksın, düşman olmayacaksın, barışı seveceksin, barışçı olacaksın… İşte mezar taşlarında söylemek istediğimiz bunlardır…”
Adama,
“Şimdi çok iyi anladım. Sağ olun, teşekkür ederim” demiş, “bir şey daha öğrendim” diyerek, ayrılmış.
……………………………………………………..
Not: Yayın hakkı yazarınındır. Yazarından izin alınmadan yayınlanamaz.