ANAM ve ANALAR GÜNÜ KUTLU OLSUN
M. Demirel Babacanoğlu Yazdı
Analar gününü Amerikalı Anna Jarvis kurmuş 1908’den bu yana kutlana gelmiş. Bizde ise 1955”ten beri Mayıs’ın ikinci pazar günü kutlanmaktadır.
Bundan önce de Kıbele Ana onuruna kutlamalar yapılırdı. Eski Türklerde kadınların yeri hakanlara eşitti. Onlarla birlikte alırlardı kararları…
Kurtuluş Savaşı‘nı kazanmada kadınlarımızın payı büyüktür. Her yerde, her alanda katıldılar savaşa. Kağnılarıyla, hayvanlarıyla, sırtlarıyla yiyecek içecek, mermi taşıdılar cepheye. Silahlandılar savaştılar. Bebeklerini bile feda ettiler vatan için.
Cumhuriyet kurulunca Atatürk ve TBMM kadınların değerlerini belirleyen ilkeler koydular. Seçme seçilme hakkı verildi. Muhtar, belediye başkanı, milletvekili seçildiler. Resmi makamlarda, sosyal alanlarda görev aldılar. Eşlerine eşit oldular…
Her canlının bir anası vardır. Ondan türemiş ondan çoğalmıştır. Benim de anam vardı, onun için her gün analar günüydü. Kimsenin hakkını yemez, yedirmezdi. Haklı olduğu konularda hiç kimseden korkmazdı…
On bir çocuk doğurmuştu. Bunlardan dördü kalabilmişti yaşamda. Gözü yaşlı, bağrı taşlıydı. Gizli gizli kenarda bucakta ağıt yakar ağlardı… Biz üzülmeyelim diye bize bildirmezdi, içine gömerdi bütün acısını.
Beni bağ bozumunda pekmez kaynatırken doğurmuş. Yılını, ayını, gününü bilmezdi. Sorunca “Pekmez kaynatırken doğdun oğlum” derdi. Bizim oralarda pekmez temmuz/ağustos aylarında kaynatılırdı.
İlk çocukluğumda nenem’gilin yanında kalmaya başlamışım. Nenem eşini şehit vermiş Çanakkale savaşında. Kalmış iki kız çocuğuyla. Zor günler yaşamış. Evlendirilmiş Emin dedemle.
Öyle alışmışım ki nenemlere. Dedeme baba, neneme ana dermişim. Çok severlerdi beni. Yemezler yedirirler, içmezler içirirlerdi. Bir gün kınalı saçlarıyla dünyamızdan ayrıldı nenem. Çok geçmeden babam gelip götürdü.
Babamın anası Huri nenem, eşi Babaca Mehmet’le birbirlerini çok severlermiş. Öyle ki ev işi olsun, dağ işi olsun birlikte yaparlarmış. Çok mutluymuşlar. İkisi kız, bir erkek çocukları olmuş.
O yıllar Birinci Dünya Savaşı… Osmanlı bedel veremeyenleri götürüyor savaşa. Bir akşam damın başında nenemle dedem bulgur çekerlerken gelmişler çağırmışlar dedemi, köy odasına. Bulgur değirmenini durdurmuş dedem, “Huri ben gider şimdi anlar gelirim, ben gelene kadar bulguru çekme” demiş, Gidiş o gidiş, alıp götürmüşler dedemi Irak Cephesine. Bağdat Basra arasında şehit olmuş dedem.
“Bacılarımla bir veranede kaldık” derdi babam. Alatorlak çocukken anasını da yitirmiş. Öksüz, yetim zor günler yaşamışlar. Menekşe halaları az biraz olsun koruyup kollamış. Ellerin öküzünü, davarını gütmüş, çiftini sürmüş babam.
Çocuklarımın anasından dört yavrumuz oldu. Ekonomik davrandı eşim, öğretmenlik maaşımı yetirdi. Terziliği vardı. Bütçeye katkıda bulundu. Bakkal, pazar, market alış verişlerimizi yaptı. Çocuklarımızı okuttuk yükseğine kadar. On üç yıl köylerde öğretmenlik yaptım, Adana’ya geldim, 96’da emekli oldum.
Anamın, analarımın şahsında bütün insanların analar gününü kutluyorum. Mutlu, sevinçli olsun her günleri. Analar günü bir değil her gün gözetilsin. İkinci, üçüncü, sonuncu planda görülmesin analar/kadınlar; eşit planda görülsün. Şiddet mitdet nedir onlar, kaldırılsın kökten…
*****