“Yolculuk Var Çıkan Falda” – Taraklı

“Yolculuk Var Çıkan Falda” – Taraklı

Harika Ören Yazdı

Fotograflar : Harika Ören – Şahika Öner

Ülkemiz görülmesi gereken güzelliklerle dolu. Falda yolculuk çıkınca otobüsümüzde yerimizi alıyoruz. Taraklı ilçesini ziyaret edeceğiz. İlk mola yerinde tavşan kanı eşliğinde, ev yapımı sandviçlerle kahvaltımızı yapıyoruz.

Sakarya il sınırları içinde bulunan Taraklı İlçesi’ni bize tanıtmak üzere rehberimiz Tevfik Canbazoğlu -Belediye de devlet memuru, hafta sonları rehberlik yapıyor- ”Çevrede gezip görülecek çok yer var. Hafta sonları 150-200 kişi ziyarete geliyor, Çakırlar ve Hanımeli Konaklarında oda-kahvaltı 60-80 tl.ye kalınabiliyor” diyerek bilgi akışını başlatıyor. Müze olan Hükümet Konağı merdivenlerini tırmanırken, rehberimiz ‘’Konaklar 140-150 yıllık, karkas kerpiç yapımı, genellikle 3 katlı yapılar. Bunlar Ataerkil aile yapısına uygun hazırlanmış, sedirli odaları, geniş girişleri, kuzineli mutfakları, her odada banyosu olan olan klasik Osmanlı evleri. Bu konak 1860 da Hacı Ali Efendi tarafından ilk öğretim okulu olarak inşa edilmiş. Ortaokul, lise, Hükümet Konağı ve Müze olarak günümüze kadar gelmiştir. Eylül 2001 de yenilenmiş.’’ Diyerek sözlerine devam ediyor. O zamanlar gençler 13-14 yaşlarında evlendirilir ve ailelerinin yanında otururlarmış. Sebebiyse birbirlerine alışana, evlilik oturana kadar büyüklerinin gözetiminde olmalarıymış. Sonra isteyenler kendi evlerine geçermiş. İlginç ,insan ”Uzun evliliklerin sırrı bu olabilir mi acaba? ”diye düşünmeden edemiyor.

Giriş katındaki odalardan birinde dokuma tezgahı başında kumaş dokuyan bir hanımla karşılaşıyoruz. Diğer odada kasabaya adını veren şimşir tarak yapımının canlandırıldığını görüyoruz. Taraklı’da ahşap işçiliğinin son derece önemli olduğunu, tahta kaşık, ayakkabıcılık,oymacılık ve demir işçiliğinin yaygın olduğunu öğreniyoruz. Üst katta ortak yaşam odasında, el yapımı kılıç-kalkan benzeri objeleri sergileniyor.

Öğle yemeği için konağın hemen karşısındaki restorana geçiyoruz. Tavuklu Keşkek, Köpük Helvası gibi yöresel tatlarında yer aldığı yemeğimizi yerken; etrafımızı tarihin içinden fırlamış başı sarıklı, geleneksel kıyafetleri içinde Osmanlı Beyleri ve hanımları sarıyor. Bir TV dizisi çekildiğini, onlarında öğle molası verdiklerini anlıyoruz. Meraklı sohbetler başlıyor.

Taraklı, 1. derece sit alanı. Denizden 485 metre yükseklikteki olduğundan Marmara Bölgesi içindeyken, Karadeniz iklimine sahip ormanların örttüğü ilçe ‘’ İpek yolu’’ üstünde yer alıyor. Kuzeyinde Akyazı, Güneyinde Gölpazarı, Batısında Geyve, Doğusunda Göynük olan dağlarla çevrili, her mevsim yemyeşil bir vadiye kurulmuş olan kasaba, 1289-1299 da Samsa Çavuş tarafından Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına katılmış. İstanbul ve Ankara’ya 250 km yakınlıkta. İki büyük şehre yakın oluşu 1900’ lü yıllarda meyve, sebze, ahşap eşyalar, ayakkabı, kumaş ve bunun gibi ihtiyaçların kolayca, at arabalarıyla bu şehirlere ulaşımına imkan vermiş .

Taraklı’da Semer ustası İbrahim Bey ile dükkanı önünde sohbet ediyoruz. Semer yapımına, 1947 senesinde çırak olarak başlamış şimdi Belediye ve Kaymakamlık namına minyatür semer üretimine devam ediyormuş. Baba mesleğine sahip çıkmış. 3 sene çıraklıktan sonra dükkan açmış.İbrahim bey hoş sohbet biri. ‘’ Semerci deyip geçmeyin. At ve merkep eğerleri farklıdır, bu işinde incelikleri vardır.’’diyerek, güler yüzü tatlı diliyle bize çay ikram etmek istiyor. Alacağımız olsun diyerek ayrılıyoruz. Köyde sünnet düğününe davetliyiz.

Sünnet evinin bahçesinde ateşler yakılmış, kazanlarda keşkek, un helvası, köpük helvası, pilav servisi başlamış. Kalabalık kadın,erkek,çocuk bahçeye yayılmış, ağaçların gölgesine oturmuşlar. Bir yandan yiyor bir yandan sohbet ediyorlar. Çocuklar ise en süslü giysileri içinde oynuyorlar. Aralarına karışıyoruz. Hanımlar çok hamarat. Belli ki iş bölümü yapmışlar. Kimi karıştırıyor, kimi dağıtıyor, kimi de bulaşıkları yıkıyor. Bol helva ve ayran ikramını ret etmek mümkün mü? Bizlerde payımıza düşeni alıyoruz. Ne kadar helva yediğimden bahsedemeyeceğim. Sormazsanız mutlu olurum. Parmaklarımızı yemediğimize şükür olsun.

Zaman çabuk geçti. Gün bitti, akşam indi. Dönüş başladı. Bir diğer seyahatin planlarını masaya yatırmak gerek. Gezmek ve görmek, anlatılmaz yaşanır desem…

*****

Önceki

Troia Festivali programı belli oldu

Sonraki

Joan Baez “Çika Çika” ile göbek attı

Yorum yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Popüler Yazılar