Leyla Erbil’in ardından O’nu anarken…

Leyla Erbil’in ardından

O’nu anarken…

Harika Ören Yazdı

Leyla Erbil’i 2003 yılında kaybettik. Özgün anlatım ve yazım tarzıyla gönüllerde yer alan 82 yaşındaki Yazar Leyla Erbil, lösemi nedeniyle bir süre Balat Hastanesi’nde tedavi gördükten sonra ölüme yenik düşer.

Türk edebiyatının usta yazarlarından biridir Erbil. Ele aldığı konular ve anlatım dilinde yaptığı değişikliklerle 1950 kuşağının en önemli yazarları arasında kendisine haklı bir yer edinir. Hallaç, Gecede, Tuhaf Bir Kadın, Eski Sevgili ve Tuhaf Bir Erkek isim kitaplarıyla tanınır. Yarattığı karakterlerin özellikleri ve dilde yaptığı yeniliklerle Türk Edebiyatı’nda özel bir yer edinir. Leyla Erbil, Türkiye PEN tarafından Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilen ilk kadın yazar olmuştur.

1931 yılında doğan Erbil, ilk, orta ve liseyi İstanbul’da okur. İstanbul Üniversitesi İngiliz Edebiyatı son sınıfından ayrılır. Evlenir. İki kızı olur. Bir süre Ankara’da ve İzmir ‘de oturur. 1961 yılında İstanbul’a döner. Hikayeler yazmaya başlar. ‘’Uğraşsız’’ ilk hikayesidir. Dost, Yeni Ufuklar, Yeditepe, Ataç, Papirus, Yelken dergilerinde yazılar yazarken; Psikanilizin özgürleştirici yöntemlerinden yararlanır. Dinin, ailenin, okulun, toplumun tabularına karşı 1956’da başlayan mücadelesini, dilin oturmuş kelime hazinesi ve söz dizimi kuralarını değiştirme çabasıyla sürdürür. Düşünce kaynakları Marx ve Freud’tur. Kendine has özgün bir biçim geliştirir. O artık devrimci bir yazardır.

Leyla Erbil, çıkardığı ilk kitabı, 13 öyküden oluşan ‘Hallaç’’ta terk edilmişlik, yalnızlık, bunaltı, yabancılaşma, seçme özgürlük, suç işleme, intihar gibi temalara ağırlık verir. İkinci öykü kitabını çıkarması için aradan uzun bir zaman geçmesi gerekir. ‘’Gecede’’ki öykülerinde, bir kadının çevresinde bulunan, eleştirel-ironik bakışı irdeler. ‘’ Tuhaf Bir Kadın’’ da 1950-70 arasında yaşayan bir kadının, döneminin yaşam kalıplarını kırma isteğini; ‘‘Eski Sevgili’’de bir genç kızın aile ve arkadaş ilişkileri içindeki değer yargılarını ve aydın yanılgılarını sorgulamayı ihmal etmez.

Tarihsel bir dönemi anlatır ama önce bireyin iç dünyasını, daha sonra bireyi toplumsal bakış açısıyla incelemeyi seçer.

Türkiye Yazarlar Sendikası kurucu üyelerinden olan Erbil’in, öyküleri Almanca, İngilizce, Fransızca ve Rusçaya çevrilerek çeşitli antolojilerde yer alır. 1979’da Iowa Üniversitesi onur üyesi seçilir. Berlin Üniversitesi’nden K. Schweibgut’un “Türkiye’de Birey ve Toplum, Leyla Erbil’in Romanı Tuhaf Bir Kadın’’ konulu doktora tezi Almanca; 2011’de yazdığı son kitabı ‘’Kalan’’ daha sonra bir kez de ‘’Tuhaf Bir Erkek’’ isimle yayımlanır.

Pen Öykü Ödülü ve Füsun Akatlı Ödülü’ne layık görülmüş; adına verilen diğer ödülleri almayı ise red etmiştir.

Talat S. Halman sanatçı için ‘‘…Leylâ Erbil, edebiyatımızın tahtındadır, başımızın tacıdır. O, ‘Tuhaf Bir Kadın’ … ‘Karanlığın Günü’ nü aydınlattı. En güzel ‘Mektup Aşkları’ nı yazdı… ‘Eski Sevgili’ leri yeniden âşık etti. ‘Gecede’ ve gündüzde okurlarını yüceltti. Kötülükleri ve haksızlıkları ‘Hallaç’ pamuğu gibi attı. Kendini dev sanan nice yazarlar, onun yanında ‘Cüce’ kaldı. Aklımızdan ve kalbimizden uçurduğu ‘Zihin Kuşları’ için minnettarız ona…” diyerek, edebiyatımızda ki yerinin altını kırmızı kalın bir çizgiyle çizer.

Yazar olmanın sorumluluğunun bilinciyle, yaşadığı ülkenin sorunlarına duyarlı olarak eserlerini kaleme alan, aykırı ve cesur kadın Leyla Erbil, yazarlığının 50. yıl kutlamalarında ”…Üniversiteye gidişimin asıl sebebi ‘Çıplak Tarih’ adlı kitaptaki yazımda belirttiğim gibi insana olan merakımdı. Bu merak bugün bile yiyip bitiriyor beni. Buna karşın Bilkent’lilerin uyukladığım köşemde beni bulması, inanılmaz olduğu kadar da büyük bir mutluluk oldu benim için. Bu mutluluğu kimlere borçluyum? Tam tamına bilemezsem bağışlanmamı dilerim….Gördüğünüz gibi rahatsızım. Hastalığımın adı Langerhans. 1800’lerde bulunmuş çok nadir bir hastalık, kadınlarda milyonda bir rastlanıyormuş, nedeni pek bilinmeyen bir hücre hastalığı. Ama ben nedenini biliyorum: Dünyaya gelmemle birlikte karşılaştığım ömrümce seyretmek zorunda bırakıldığım vahşet, haksızlıklar, insanlığın ödediği bedel, işte bu! Nasıl Baudelaire ‘i çıldırtan kapitalizm dedilerse beni hasta eden de acı ve mutsuzluk.” diyerek duygularını dile getirmiştir.

Duayen yazar Leyla Erbil, arkasından pırıl pırıl bir iz bırakarak giderken, Dünya’daki ölümsüzlüğünü ardında bıraktığı kitaplarında sürdürmeye devam edeceğini bilen, özel insanlarımızdan biriydi.

Sevgi, saygı ve gururla anıyorum.

*****

Önceki

26 Temmuz 2019 Cuma Günün Sergileri

Sonraki

Lozan Barış Antlaşması İnönü Evi’nde kutlandı.

Yorum yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Popüler Yazılar