Örümcek Adam’dan Avrupa Turu…

Örümcek Adam’dan

Avrupa Turu…

Anibal GÜLEROĞLU Yazdı

Kahramanlar ve sıradan insanlar… Övgüyle eleştirinin iç içe geçtiği çelişkilerle dolu bir tablo sergilemişler tarih boyunca. Bir dönem kahraman sayılanlar gün gelmiş yergiyle anılır olmuşlar. Ya da kahramanlık görünümü altında nice sömürü, kıyım sergilenmiş insanlık tarihinde. Keza hakiki kahramanlıkların göz ardı edildiği, takdir görmediği zamanlar da olmuş dünya üstünde ve dahi olmakta. Öte yandan gücün karşısında her zaman hayranlık duyup ona sahip olanların yaptıklarını kolayca kabullenme zaafındaki insanlar için ‘kahramanlık’ olgusunun büyük bir değer taşıdığı da muhakkak.

Hal böyleyken gerçek hayatta sınırlı sayıda ortaya çıkan hakiki kahramanların varlığı bu zaafı tatmin için yetersiz kaldığını söyleyebiliriz. İşte bu boşluğu doldurma noktasında kurgu dünyasının kahramanlık öyküleri giriyor devreye. Özellikle olağanüstü güçlere sahip süper kahramanların maceraları kahramanlık zaafında olanlar için farklı öykülerle yer alıyorlar beyazperdede. Kuşkusuz her süper kahraman aynı oranda beğeni toplamayı başaramıyor. Ancak, gerek kişiliği gerekse aksiyonuyla, küçükten büyüğe hitap gücü yüksek olanlar hemen her durumda beğeni toplamayı başarabiliyor. Nasıl ki, ‘Örümcek Adam’ karakteri de böylesi kahramanlardan biri! Bu kurgusal kahramanın geçmişine kısaca göz atacak olursak…

Marvel Comics yayınlarında çizgi roman karakteri olarak varlık gösteren ‘Örümcek Adam’ın izleyici karşısına çıkıp geniş kitlelere ulaşması, 1967-1970 yılları arasında yayınlanan televizyon dizisiyle başladı. Ardından 1977’deki ‘The Amazing Spider Man’ isimli televizyon dizisi çekildi. Dizinin ilk bölümünün Amerika dışındaki ülkelerde sinema filmi olarak vizyona sokulmasından bir yıl sonra bu dizinin bölümleri yeniden düzenlenerek ‘Spider Man Strikes Back’ adıyla beyazperdeye taşındı. Bu yöntemin devamı 1979’daki ‘Spider Man: The Dragon’s Challenge’ filmiyle geldi.

Televizyon dünyasında farklı yapımlarla günümüze değin uzanan… SpiderMan Live’ ve ‘SpiderMan: Turn Off the Dark’ isimli yapıtlarla tiyatro sahnesinde yer bulan… Ve çeşitli video oyunlarıyla kahraman severlere hitap etmeyi başarıp hâlihazırda çizgi roman halini de sürdüren ‘Örümcek Adam’ın sinemadaki gerçek yükselişiyse, 2002’de Sam Raimi yönetmenliğinde başlayan üçlemeyle oldu. 2004 ve 2007 yıllarında serinin ikinci ve üçüncü bölümleriyle beyazperdeye yerini alan ‘Örümcek Adam’ bir süreliğine ara verdiği sinema yolculuğunu Marc Webb yönetmenliğindeki ‘İnanılmaz Örümcek Adam’ ile 2012’de yeniden başlattı. 2014’te ikincisi çekilen serinin ardından Marvel Sinematik Evreni girdi devreye ve ‘Örümcek Adam’ın varlığı 2016’da ‘Kaptan Amerika: Kahramanların Savaşı’ olarak yansıdı beyazperdeye. 

Tom Holland tarafından canlandırılan kahramanın bundan sonraki maceraları, ‘Örümcek Adam: Eve Dönüş’, ‘Yenilmezler: Sonsuzluk Savaşı’, ‘Avengers: End Game’ ile sürüp 2019 yapımı ‘Örümcek Adam: Evden Uzakta’ noktasına geldi çattı.

Jon Watts yönetmenliğindeki film, gençliğe ağırlık veren içeriğiyle Marvel Evreni’nin yenilik arayışını ispatlarcasına ortaya çıkarken, Tony Stark’ın boşluğunu doldurmak için Örümcek Adam’ı seçmekle kalmıyor. Aynı zamanda kahramanlık macerasını Avrupa ülkelerine taşıyarak kendisine yepyeni bir ufuk açıyor adeta. Bu bağlamda çeşitli Avrupa şehirlerinde sergilenen kahramanlıklara ve mücadelelere bakıp Evren’in yeni filmini ‘‘Örümcek Adam’dan Avrupa Turu’’ şeklinde yorumlayabiliriz rahatlıkla. Peki, Örümcek Adam’ın yani Peter Parker’ın Avrupa Turu’nda neler çıkıyor karşımıza? Gelin birlikte bakalım.

GÖRÜNEN, GERÇEK OLMAYABİLİR!

Meryem Ana’nın yol kenarındaki heykelini kadraja alıp Meksika’daki yıkım tablosuna geçiş yaparak açılan ‘Örümcek Adam: Evden Uzakta’ filmi, yaşanan ‘git-gel’in ve acı kayıpların anılarını dillendiren okul televizyonundan Avengers’ın yalan oluşuna dair geçmişi kısaca özetlemenin ardından yeni bir kahraman ortaya çıkartarak başlangıcını yapıyor. 

Gençlik aşkıyla yanıp tutuşan liseli gencimiz Peter Parker’ın kahramanlık maceralarından soyutlanıp kafa dinlemek ve aşkını ilan etmek için plan yaptığı Avrupa turunu odak noktasına alarak ilerleyen başlangıcın devamında gelen aksiyon da tabii ki yeni bir görev emri oluyor. Ama bizim ergen Peter bunu umursuyor mu? İlk etapta hayır… ‘Hormonlar aşka yelken açmışken kim takar süper kahramanlığı’ kafasıyla kendini normal hayata adapte etme gayretindeki Peter, çekiyor resti ve hayli komik olaylar eşliğinde uçuyor Avrupa’ya. Sonrasındaysa Avrupa’nın gözde şehirlerini yok etmeye çalışan düşmana karşı yürütülen süper kahramanlığın aşk kokan gençlik filmiyle harmanlanmış halinde sürüp gidiyor. Komedi de bu harmana eşlik ediyor.

İçeriğindeki detayları açık etmeden özetlediğimiz filmin genel tablosu böyle.  Bu tabloda seyirciyi ilgilendiren özel noktalar var mı peki? 

Ciddi kahramanlık maceralarının ötesine geçme hedefini açıkça ortaya koyarak eğlenceyi ve gençlik vurgusunu ön plana çıkartan yeni nesil ‘Örümcek Adam’ aslında ilk etapta çok yüzeysel bir süper kahraman filmi olarak görülebilir. Ancak seyircisine Avrupa’nın havasını solutan ve eğlenceli karelerle dolu olan yapımda mizahi sunumun ardına gizlenmiş pek çok mesaj bulunduğu da bir gerçek.

Şöyle ki; Öncelikle bir miras devri konusu hakim içeriğin geneline… Bu noktada da ‘Örümcek Adam: Evden Uzakta’nın açığa çıkarttığı Tony Stark’ın yani Iron Man’in boşluğunu Peter Parker yani Örümcek Adam doldurabilir mi sorusu çıkıyor açığa. Yeni yetme Örümcek Adam, Tony Stark’ın yerini alacak mı? Bu sorunun cevabını süreç içinde göreceğiz kuşkusuz. Ama ‘Örümcek Adam: Evden Uzakta’nın bize gösterttiği gerçek, sorumluluğun yaştan ziyade mantıkla ve kararlılıkla bağlantılı olduğu yönünde!

Gençlere kararlarını sorgulama ve kendilerine güvenme duygularını aşılama havasındaki yapımda okul gezilerine dair de bir gözlem yapmak mümkün. Avrupa turu boyunca öğrencilerin yaşadığı olaylar üstünden bu gezilerin yetersizliklerle dolu olduğu, öğrencileri gözetmekle yükümlü öğretmenlerin beceriksiz olabileceği ve Avrupa’da öğrencilerin başına her an her şeyin gelebileceği söylenmek istenmiş sanki.

Filmdeki bir diğer mesajcılık, Amerikalıların Avrupa’yı görme hevesine karşılık buranın kültürel ve tarihi zenginliğini hazmedemedikleri yönünde. Nitekim Örümcek Adam’ın, farklı boyuttan geldiğini iddia eden yeni kahraman Mysterio ile omuz omuza savaştığı Elementals denilen yaratıkların dünyaca ünlü şehirleri ve kültürel değerleri hedef alarak yıkıma uğratması da bunun göstergesi.

Dahası, bu yıkım ve mücadele sürecinin dışında ünlü şehirlerin değerleriyle de dalga geçilmiş adeta. Nasıl mı? Mesela turistlerin gözdesi Venedik’teki sahnelerde tarihi bölgede yer alan otellerin bakımsızlığı ve kanal sularının içeriye dolmuş hali öyle bir verilmiş ki, ‘Buraya büyük beklentiyle giderseniz hayal kırıklığı yaşarsınız’ denmiş gibi. Keza görme umuduyla gidilen müzelerin kapalı olma ihtimali de ayrı bir mesajcılık. 

Prag’taki opera olayı da başlı başına Avrupa’nın müzik kültürüne darbe… Zira güçlükle bilet bulunan operaya sadece yaşlıların gittiği ve söylendiği gibi dolu olmadığı vurgusu yapılmış filmde. Daha net ifadeyle gençliğin operaya ilgi göstermediği, bu kültürel mirasın sıfırı tüketmeye yüz tuttuğu mesajı verilmiş.

Londra’daki etap derseniz… Kraliyet eşyalarının kalın duvarların koruması altında olduğu söylentisini kof çıkartan türden. Bu korumanın teknoloji sayesinde kolayca aşılabileceği mizahi sahnelerle resmedilmiş. 

Anlayacağınız Berlin’i de kapsayan bu Avrupa turunda tam bir yıkım yaşatarak Amerika’nın bilinç dışını yansıtır hal alan film ‘‘Avrupa’nın tarihinin de, kültürünün de doğanın gücü karşısında dayanıklılığı yok. Onları sadece Amerikan kahramanları kurtarabilir’’ deme kafasında!

Tüm bunların dışında ‘Örümcek Adam: Evden Uzakta’nın en önemli mesajcılığı, ‘Görünen, gerçek olmayabilir’ mantığıyla çıkıyor ortaya! Esasında içeriğin temeli de bu mantığa dayanmakta… Ki bu mantıktan varılan nokta da, Amerika’nın düşmanı ve ondan kurtaracak süper kahramanı tek elden yarattığı hakikati oluyor. Nitekim gerçek yaşam için de fazlasıyla geçerli olan bu mesajcılık Amerika’nın dünya genelindeki siyaset mantığıyla fazlasıyla örtüşmekte. 

Ayrıca buradan hareketle ulaşılan bir diğer mesaj, popüler kültürün etkisini çokça hisseden günümüz insanının gördüklerine kolayca inanma meylinde olduğu hakikatine dair. Yani teknolojinin yardımıyla gerçekleri hayali kurgularla, montajlarla çarpıtıp insanları bu yalanlara inandırmak çok basit denmekte… Sosyal mecralar ve televizyon da bu algı operasyonunda baş araç olarak teyit edilmekte. Örneklerini sıkça yaşıyor olsak da ilk ağızdan dillendirilmesi yabana atılacak bir mesajcılık değil.

SONUÇTA; Amerikan vatandaşlarına yurt dışına çıkınca hükümet tarafından takip edilmek istenmiyorlarsa cep telefonlarına VPN indirmeleri tavsiyesinde bulunarak ‘Amerikan hükümetinin gözü her yerdedir’ demeye getiren… Jake Gyllenhaal tarafından canlandırılan Mysterio’yu beklentileri karşılamayacak oranda yetersiz ve karikatürize bir karakter olarak yansıtan  ‘Örümcek Adam: Evden Uzakta’ gençlik enerjisiyle mesajlarını empoze edip süper kahramanlığa yeni bir soluk getirmeye çalışan ve devamı için umutlu bekleyişe sokan eğlenceli bir film. Görünen, gerçek olmasa bile ‘Örümcek Adam: Evden Uzakta’da sergilenenlerin Marvel Sinematik Evreni adına yenilikçilik olduğu bir gerçek!

Sinemada izlemeye gidenlere tavsiyem IMAX seçeneği olan yapımın jeneriğini sonuna kadar beklemeleri yönünde. Çünkü film bu noktadan sonra da devam edip gelecek için tüyo veriyor. İyi seyirler…

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

*****

Önceki

İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki 7 efsane lahit

Sonraki

Adalı Ressamlar’dan ‘’Antik Medeniyetler’’ Sergisi

Yorum yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Popüler Yazılar